Tövbe ve sekiz şart

Tövbe ve sekiz şart

tarafından Nasihatler.Com
5 dakika Okuma süresi
A+A-
Orjinale Dön

Tövbe ve sekiz şart

Nakşibendiyye-Hâlidiyye yolunun büyükleri (K.S) bu tarikatta seyrüsülûk yapmak veya tövbesini (biatını) tazelemek isteyen kimseye tövbe biatını ve sekiz maddeyi (sekiz şart) şart koşmuştur.
Tövbe ve intisap biatını anlattıktan sonra bu şartların neler olduğuna kısaca değineceğiz ve ardından detaylı olarak bunları açıklayacağız.

Tövbe ve İntisap Biatının (Büyük Tövbe Biatının) Yapılış Şekli

Erkeklerin Biat Şekli

Eğer sayıları az ise şeyhin önünde oturup musâfaha yapar; eğer sayıları fazla ise tövbe ve intisapta kullanılmak üzere hazır edilen ipin bir tarafını şeyh, diğer tarafını da müridler tutar ve şeyh müridlere şu sözleri telkin eder:

“Yâ Rabbi! Bütün yapmış olduğum günahlardan ben pişmanım. Keşke yapmasaydım. İnşallah bir daha ben yapmayacağım. Ben kabul ettim, Seyyid Muhammed Saki hazretlerini kendime şeyh kabul ettim.”

Müridler de bu sözleri kısık sesle tekrar eder. Ardından şeyh veya onun vekili müridlere sekiz şartı anlatır. İlk defa intisap eden de tövbesini tazeleyen de sekiz şartı dinler.

Kadınların Biat Şekli

Kadınların biat şekli erkeklerin biat şekli gibidir. Fakat kadınlar bir perdenin veya şeyhin arkasında oturur. Ardından şeyh yukarıda geçen sözleri telkin eder. Onlar da kendi duyacakları bir sesle tekrar eder.

Tövbe Biatının (Küçük Tövbe Biatının) Yapılış Şekli

Tövbe biatının yapılış şekli, tövbe ve intisap biatının yapılışı gibidir. Ancak tövbe biatında, “Ben kabul ettim, Seyda hazretlerini kendime şeyh kabul ettim” sözü söylenmez ve sekiz şart yapılmaz.

Sekiz Şart

1. Abdest almak
2. Tövbe niyetiyle gusül abdesti almak
3. Tövbe veya istihâre namazı kılmak
4. Tövbe etmek
5. Gözleri kapatarak istiğfar etmek
6. Sekiz adet Fâtiha okumak
7. Ölüm rabıtası yapmak
8. Mürşid rabıtası yapmak

Tembih

Yukarıda belirtilen tertibe riayet etmek şarttır.

Sekiz Şartın Açıklaması

Babam Şeyh Seyyid Abdülhakîm el-Hüseynî’ye (K.S) tâbi olma ve sözlerinden bereketlenme niyetiyle, seyrüsülûkte mühim olan ihlâs, muhabbet, teslimiyete dair açıklama ve anlatımlarını ve sekiz şart âdabıyla ilgili zikrettiği bazı delilleri birebir naklettim. Gelecek bölümlerde de bu delilleri detaylı bir şekilde anlatacağım.

İbadet, insanın yaratılış gayesidir. Nitekim Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:

vema halaqtul

vema halaqtul

“Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım” (Zâriyât 51/56).

Nakşibendiyye tarikatından maksat, Allah Teâlâ’ya yaklaşmak ve O’nun muhabbetini kalbe yerleştirmektir. Nakşibendiyye sâdâtı, Allah Teâlâ’nın muhabbetini insanların kalplerine çekmek için onlara yardımcı olmuş ve  kalplerini tedavi etmiştir. Bunu da kalplerinden nefsanî arzuları çıkarıp yerine Allah sevgisini yerleştirerek yapmışlardır. Allah Teâlâ’nın yoluna sımsıkı sarılanlarla bir bağ olması için onlarla birliktelik yapmak gerekir. Zira sâdât-ı kirâm da sadıklardan ayrılmaz ve onlarla beraber olmayı emrederdi.
Nitekim Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:

ya eyyuhellezine amenu

ya eyyuhellezine amenu

“Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve sadıklarla beraber olun” (Tevbe 9/119).

Âriflerden birine mesleğinin ne olduğu sorulunca, kesmek ve bağlamak olduğunu söylemiştir. Kesmek, kovulmuş şeytandan ilgiyi kesmektir. Bağlamak ise, o ilgiyi Allah Teâlâ’ya bağlamaktır.
İnsan, sadıklarla olan ilişkisini güçlendirip ihlâs, muhabbet ve teslimiyetini sağlamlaştırmazsa Allah Teâlâ’ya ulaşması mümkün değildir. Zira bunlar tarikatın esasıdır. Bir kimse bunları elde etmek için gayret etmelidir. Böylelikle sâdât-ı kirâmın o kimseyi Allah Teâlâ’ya ulaştırması kolaylaşır. Mürid ihlâs, muhabbet ve teslimiyeti elde ederse sâdât-ı kirâmın manevi tasarrufuna ve himmetine nail olur. Çünkü sâdât-ı kirâm, mürid ile Allah Teâlâ arasındaki muhabbeti güçlendirir, şeytan ve nefsin hâkimiyet ipini keser ve onu Allah Teâlâ’nın ipine (dinine) bağlar.
İhlâs: Yeryüzü şeyh ve kutub ile dolsa bile müridin, mürşidinin kendi hidayetine vesile olduğuna inanarak ona karşı ihlâslı (samimi-sadık) olmasıdır.

Muhabbet: Müridin, mürşidini anne babasından, hatta her şeyden daha çok sevdiği nefsinden bile daha çok sevmesidir.

Teslimiyet: Bir müridin peygamber vârisi, rabbânî âlim bir mürşid-i kâmile teslimiyeti, ölünün gassale teslimiyeti gibi itirazsız olmalıdır. Ölü yıkandığı sırada gassale teslim olur. Gassal de onu dilediği tarafa çevirir ve ölü hiçbir şey yapamaz. Mürid de nefis terbiyesi ve tezkiyesinde mürşidinin elinde bu ölü gibi olmalı, onun verdiği zikir
ve diğer vazifeleri yapmalıdır. Müridde yukarıda zikredilen bu üç esas bulunmazsa mürşidinden tam anlamıyla faydalanamaz ve sâdât-ı kirâmın tasarrufu onda gerçekleşmez.

Nakşibendiyye tarikatının sekiz şartı vardır. Bu şartlardan biri eksik olursa müridin tarikata intisabı geçerli olmaz.
Mürid, sekiz şarta başladığında güneş doğana kadar su dışında hiçbir şey yiyip içemez. Ancak oruç tutmak için sahur yapacaksa yiyip içebilir. Çünkü sahur ibadettir. Ayrıca güneş doğana kadar dünya ile meşgul olup gaflete düşmemek için dünya kelâmı konuşmaz.

Birinci Şart: Abdest Almak. Resûlullah (SAV) şöyle buyurmuştur:

مَا مِنْ رَجُلٍ يُذْنِبُ ذَئْبًا ثُمَّ يَقُومُ فَيَتَطَهَّرُ ثُمَّ يُصَلِّي تُمَّ يَسْتَغْفِرُ اللهَ إِلَّا غَفَرَ لَهُ

“Kişi günah işler de ardından kalkıp güzelce abdest alıp namaz kılar ve Allah’a istiğfarda366 bulunursa, Allah onu mutlaka bağışlar.”

Mürid abdestten önce, “Tövbe niyetiyle abdest almaya niyet ettim” der. Sonra yüzünü yıkarken,

Niyet ettim abdest almaya” der. Yüzünü, kollarını ve diğer âzalarını yıkarken içinden Allah Teâlâ’ya dua edip yalvararak, “Ey Rabbim! Ben âzalarımın dışındaki kirleri yıkıyorum. Sen de onların içini yıka ki sana ibadet etmekten ayrılmayayım, âzalarım da günaha düşmesin” der.

İkinci Şart: Tövbe Niyetiyle Gusül Abdesti Almak Mürid, suyu vücuduna ilk döktüğü anda, “Tövbe niyetiyle gusül
abdesti almaya niyet ettim” der. Niyetten sonra kalben, “Ey Rabbim! Ben vücudumu bu temiz suyla yıkıyor, dışını necâsetlerden temizliyorum. Vücudumun dışını temizlemeyi kolaylaştırdın fakat içini, günah kirlerini temizlemeye gücüm yetmez. Onu ancak sen temizleyebilirsin. Ey Rabbim! İçimi fazlu keremin ve ihsanınla temizle” der. Bu duaya gusül abdesti bitene kadar devam eder. Günah işleyerek Allah Teâlâ’ya itaatten uzaklaşan kişinin kalbi
sanki kendisinden çıkan bir ateşle yanar ve kara dumanlarla rengi kararan bir soba borusu gibi olur.
Resûlullah (SAV) şöyle buyurmuştur:

innel mumin

innel mumin

Bunları da beğenebilirsiniz