Tekvir Suresi
Kuranı Kerim’in 81.suresi olan Tekvir Suresi Mekke’de inmiştir, 29 ayettir. Surenin başında güneşin dürülmesinden söz edilmiş ve adını da buradan almıştır. Surenin söz dizisinde, ihtiva ettiği konuya ilişkin anlamları yankılandıran ve güçlendiren mükemmel bir musikî taklit edilemez bir ahenk vardır.
Kıyamet gününün nasıl dehşet verici bir gün olduğunu ifade etmek ve insanları böylesine dehşetli bir gün için hazırlık yapmaya teşvik etmek üzere, altısı kıyametin başlangıcından hesap zamanına kadar, altısı da hesabın başlamasından itibaren gerçekleşecek on iki olay anlatılmaktadır:
a) Güneşin dürülüp kararması. Bundan maksat ya güneşin ışığının sönmesi veya kütlesinin tamamen dağılması, bildiğimiz formunu ve işlevini kaybetmesidir.
b) Yıldızların dökülüp sönmesi. Güneş ışığının sönmesi, bir kısmı parlaklığını güneşten alan diğer yıldızların da söneceğine işaret eder. Ayrıca kıyametin kopmasıyla kozmik sistem bozulunca yıldızların da birbirine çarpmak, yörüngelerinden kaymak, çekimden kurtulmak gibi gelişmelerle mevcut düzen ve işlevlerini kaybedecekleri, uzay boşluğuna saçılacakları da düşünülebilir (İbn aşûr, XXX, 141-142; ayrıca bk. İnfitar 82/2).
c) Dağların sökülüp yürütülmesi. Bu ise yerkürede meydana gelecek olan şiddetli sarsıntı neticesinde dağların parçalanması ve yerlerinden kopup dağılması anlamına gelir (krş. Kehf 18/47; Nebe’ 78/20; Müzzemmil 73/14). Yerküredeki canlıların hayat kaynağı olan güneşin yok olmasıyla zaten burada hayatın devam etmesi mümkün değildir.
d) Doğacak develerin başı boş bırakılması. “Doğacak develer” diye çevirdiğimiz ışar (tekili: uşera) kelimesi “gebelik süresi 10 ayını doldurmuş; fakat henüz doğurmamış olan develer” anlamına gelir. Kur’an’ın indiği dönemdeki Arap toplumu bu develeri en değerli mal sayarlardı.
Temsili olarak kıyametin şiddetiyle karşılaşan insanın, böylesine değerli mallarına dahi ilgi göstermeyeceğini ifade eder (krş. Hac 22/1-2). “Doğuracak develerin başı boş bırakılması”nın mecazi bir anlatım olduğu, bununla bulutların artık yağmur yağdırmaz olacağı, bu yüzden yeryüzünde hayatın bütünüyle yok olmasına sebep olacak bir kuraklığın yaşanacağı anlamının kastedildiği yorumu da yapılmıştır (İbn aşûr, XXX, 142-143).
e) Yabani hayvanların toplanıp bir araya getirilmesi. Bu da ya kıyametin şiddetinden dolayı yabani hayvanların bile deliklerinden ve yuvalarından fırlayıp öteden beri korktukları şeyleri unutarak birbirlerinden ve insanlardan korkmadan dehşet içinde denizlerin karalara taşması gibi felaketin başlangıcındaki tehlikeli yerlerden çıkmaları ve daha güvenli yerlerde bir araya toplanmaları veya bu büyük felaketin tesiriyle kitleler halinde ölmeleri, cesetlerinin üstüste yığılmasıdır.
“Yabani hayvanların birbirlerinden haklarını almak üzere bir araya toplanması” anlamına geldiğini söyleyenler de vardır (Şevkani, V, 450). Nitekim bir hadiste kıyamet gününde hakların sahiplerine ödeneceği, hatta boynuzsuz koyunun boynuzludan hakkını alacağı belirtilmiştir (Müslim, “Birr”, 60; Tirmizi, “Kıyamet”, 2).
f) Denizlerin kaynatılması. Bu, şiddetli sarsıntı neticesinde yerkürede meydana gelecek olan volkanik patlaklar ve derin çatlaklardan dışarı püsküren magmanın, lav kütlelerinin deniz sularını ısıtıp kaynatması yahut dünyanın şiddetle sarsılmasının ve dağların parçalanıp yok olmasının doğal sonucu olarak denizlerin birbirine karışması ve tek deniz haline gelmesi demektir (İbn aşûr, XXX, 143; krş. Tûr 52/6; İnfitar 82/3).
Buraya kadar anlatılanlar kıyametin kopması esnasında meydana geleceği bildirilen olaylardır. Müfessirlerin tamamına yakını bütün bunların jeolojik ve kozmik bir felaket olarak vuku bulacağını kabul ederler. Bundan sonrakiler ise kıyamet koptuktan sonra meydana geleceği haber verilen olaylardır.
g) Nefislerin amelleriyle birleştirilip şekillendirilmesi. Bu ayetle ilgili yorumlar şöyledir:
- Ölüm anında bedenden ayrılmış olan ruhların kıyamet koptuktan sonra yeniden dirilirken bedenle birleşmesi. Bu olay insanlar öldükten sonra ruhlarının yok olmadığını ve yeniden dirilme anında bedenleriyle birleştiğini gösterir.
- Kıyamet gününde insanların benzerleriyle, yani müminlerin müminlerle, kafirlerin de kafirlerle bir araya getirilmesi (İbn aşûr, XXX, 144).
- Müminlerin nefislerinin hurilerle, kafirlerinkinin de şeytanlarla bir araya getirilmesi.
- Kişinin dünya hayatında beraber bulunduğu inanç ve zihniyet önderleriyle bir araya getirilmesi.
- Kişinin aynı inanç ve ahlakı, paylaştığı insanlarla bir araya getirilmesi.
- Azgınların kendilerini azdıranlarla, itaatkarların da kendilerini itaate davet eden peygamberler ve müminlerle bir araya getirilmesi.
- Nefislerin amelleriyle bir araya getirilmesi (Şevkani, V, 450-451). Bize göre burada, her insanın (nefsin) dünya hayatında yapıp ettiklerini temsil eden veya bunlarla oluşmuş bir şekle girmesi kastedilmiştir. Nitekim insanların yeniden diriltilirken günah-sevap çeşidine göre şekiller alacaklarını ifade eden birçok hadis vardır (bk. Muhammed b. Abdullah el-Hatib et-Tebrizi, III, 1533-1535).
h) Diri diri toprağa gömülen kıza hangi suçundan dolayı öldürüldüğünün sorulması. Cahiliye döneminde –nadir de görülse– bazı Araplar kız çocukları yüzünden utanç duydukları (bk. Nahl 16/58-59), bazıları da onları büyütüp beslemede sıkıntı çekmekten endişe ettikleri için (bk. En‘am 6/151; İsra 17/31) onları diri diri toprağa gömerlerdi.
İşte ahirette sorgulama başladığında bu katiller öldürdükleri kızlarıyla birlikte mahkemeye getirilecek ve hesaba çekileceklerdir.
ı) Defterlerin ortaya serilmesi. İnsanlar öldüklerinde hesap gününde açılmak üzere amel defterleri kapanır. Hesap gününde bu defterler ortaya konduğunda herkes, dünyada iken hayır veya şer adına ne işlemişse kendi amel defterinde yazılmış olduğunu görür ve yaptıklarını hatırlar.
Hesabı görüldükten sonra artık hakkında amellerine göre işlem yapılır (amel defterleri hakkında bk. Hakka 69/19-28; ayrıca krş. İsra 17/13-14; Kehf 18/49).
j) Gökyüzünün sıyrılıp açılması. Gökyüzü yerle birlikte (maddi evren) yok edilecek, insanın önündeki madde engeli kalkacak, madde ötesi ile yüzyüze gelmesi sağlanacaktır. Bu anlamda sema açılınca gayb aleminin gizli gerçekleri açığa çıkacak; insanların cennet, cehennem, melek vb. gayb varlıklarını hakikatleriyle tanımaları mümkün olacaktır.
k) Cehennem ateşinin harlatılması. Bundan maksat yakıcılığının arttırılması, işlevine hazır hale getirilmesidir (ayrıca bk. Şuara 26/91).
l) Cennetin yaklaştırılması. Cennetin dünya hayatını Allah’a sevgi ve saygı şuuru içinde yaşayan ve O’na itaatsizlikten sakınan kullara (takva ehline) yaklaşmasından maksat, o saadet ülkesine girme zamanının yaklaşmasıdır; bunun takva ehline verdiği tatlı heyecandır (krş. Şuara 26/90; Kaf 50/31).
Rahmân ve Rahîm (olan) Allah’ın adıyla.
- Güneş katlanıp dürüldüğünde,
- Yıldızlar (kararıp) döküldüğünde,
- Dağlar (sallanıp) yürütüldüğünde,
- Gebe develer salıverildiğinde,
- Vahşi hayvanlar toplanıp bir araya getirildiğinde,
- Denizler kaynatıldığında,
- Ruhlar (bedenlerle) birleştirildiğinde,
- Diri diri toprağa gömülen kıza, sorulduğunda,
- “Hangi günah sebebiyle öldürüldü?diye.
- (Amellerin yazılı olduğu) defterler açıldığında,
- Gökyüzü sıyrılıp alındığında,
- Cehennem tutuşturulduğunda,
- Ve cennet yaklaştırıldığında,
- Kişi neler getirdiğini öğrenmiş olacaktır.
- Şimdi yemin ederim o sinenlere ,
- O akıp akıp yuvasına gidenlere,
- Kararmaya yüz tuttuğunda geceye andolsun,
- Ağarmaya başladığında sabaha andolsun ki,
- O (Kur’an), şüphesiz değerli bir elçinin (Cebrail’in) getirdiği sözdür.
- O elçi güçlü, Arş’ın sahibi (Allah’ın) katında çok itibarlıdır.
- O orada sayılan, güvenilen (bir elçi) dir.
- Arkadaşınız (Muhammed) de mecnun değildir.
- Andolsun ki, onu (Cebrail’i) apaçık ufukta görmüştür.
- O, gaybın bilgilerini (sizden) esirgemez.
- O lânetlenmiş şeytanın sözü de değildir.
- Hal böyle iken nereye gidiyorsunuz?
- O, herkes için, bir öğüttür,
- Sizden doğru yolda gitmek isteyenler için de.
- Alemlerin Rabbi Allah dilemedikçe siz dileyemezsiniz.
Tekvir Suresi
Antika ve Porselen Tamiri | Antika Hastanesi
Yorumlar kapalı.