Tasavvufa neden ihtiyaç var?
Bu yolun büyüklerinden İmam-ı Rabbani hazretleri (KS) insanda muhabbetin olabilmesi için, tasavvufun lüzumuna işaret eder. Neden tasavvuf terbiyesi alınması gerektiğini, buna neden ihtiyaç duyulduğunu ise şu şekilde izah eder:
- İman hakikatlerini inkişaf ettirmek için tasavvufa ihtiyaç var;
Allah ne bildirdi ise Peygamber Efendimiz (SAV) hangi hususları yaşatıp öğretti ise onları inkişaf ettirmek, tereddütleri ortadan kaldırmak için bu yola ihtiyaç vardır.
Çünkü iman hakikatlerini bilmedikçe bir insan kemal sıfatlara ulaşamaz. -
Hz. Peygamber’e itaat etmek, sünnetini yaşamak için tasavvuf ilmi gerekir. Onun emirlerine yapışmak, yasaklarından sakınmak ve sünnetini ihya etmek için bu lüzumludur. Çünkü tasavvuf, Resûlullah’ın (SAV) sünnetini ihya etmektir.
-
Tasavvufun üçüncü faydası da şudur: Tasavvuf ile kalpteki manevi hastalıklar temizlenir. Bir insan Allah Teâlâ’ya ve Resûlullah’a (SAV) itaatte kusur ediyorsa kalbi hasta demektir. Kalp hastalığı, şifaya kavuşmayan bir kimse, Allah’a ve Resûlullah’a tam itaat edemez.
Yine İmam-ı Rabbani hazretleri şöyle buyurmuş:
-“Ben keşfen gördüm; sünnet olan bir amelin nuru güneş gibidir. Sünnet olmayan bir amelin nuru ise yıldızların parıltısı gibidir. Manevi hastalıklardan kurtulan kalp, kalb-i selim dir. Kalb-i selim, kalbin Allah Teâlâ’dan başka hiçbir şeye düşkün olmaması, demektir. Kalb-i selim olmayan kalbin özelliği, bedenin salih ameller yapmamasıdır.
Zamanımızın birçok dinsizleri, sapıkları, ibadet yapmayıp, kalplerinin selâmette olduğunu, hatta keşif sahibi olduklarını söyleyip, saf müslümanları aldatıyor.”
Kardeşler, öncelikle insanlara lazım olan; herkesin ilk vazifesi Allah’ın emirlerine uymak ve yasaklarından kaçınmaktır. Allah Teâlâ,
“Peygamber size ne verdiyse onu alın, neyi de size yasak ettiyse ondan vazgeçin. Allah’a karşı gelmekten sakının. Şüphesiz, Allah’ın azabı çetindir” (Haşr59/7) buyurmuştur.
Bu ayet-i kerime, sünnete tâbi olmamız gerektiğini beyan etmiş oluyor. Yine Rabbimiz,
“Dikkat edin, hâlis din Allah’ındır” (Zümer39/3) buyuruyor.
Böylece herkesin, ihlâsı kazanması emredilmiş oluyor. Dinde ihlaslı olmamız isteniyor. “Fena” hali meydana gelmeden ihlas elde edilemez. Zat-ı ilahi sevilmedikçe İhlasın varlığı düşünülemez.
“Fena” halinin elde edilmesini sağlayan ve insanı zat-ı ilâhînin sevgisine kavuşturan şey ise tasavvuf yolunda ilerlemektir.
Lâkin bu yolda ilerlemek herkese nasip olmuyorsa da ihlâsı kazanmak herkes için şarttır.
Doktor Ahmet Çağıl
Tasavvufa neden ihtiyaç var?
Vird Ne Demektir?