Rüyalar ne demek ister?
İnsan olmanın bir gereği olarak herkes rüya görür. Hatta bunun ötesinde çoğu zaman rüya görme isteği duyarız kendimizde. Ancak “Rüya nedir, rüyanın bizim için önemi nedir, hangi rüyalar bizim için bir anlam taşır ve diyani anlamda rüya ile amel etmek doğru mudur?” gibi bazı soruların da cevaplanması gerekmektedir.
Uyku halinde görülen şeye rüya denilmektedir. Rüyanın gerçekliğinde hiçbir zaman şüphe olmamıştır. Rüyalar, Rabbani-Rahmani-şeytani ve nefsani olabilirler. Nefsani olan rüyalara günlük hayatla ilintili rüyalar da diyebiliriz ki bu rüyalar genellikle yaşadığımız olayın veya arzu ettiğimiz bir şeyin tesiri ile de meydana gelebilir. Bu sebeple aralarını iyi belirlemek gerekir.
İnsanların rüya ile amel etme noktasındaki hararetlerini de göz önünde bulundurursak ve görülen rüyaların hangi cinsten olduğunu ayıramaz isek farklı ve zararlı girişimlerde bulunabilir yahut yönlendirmelerde bulunabiliriz. Zira rüyayı görenden daha çok rüyayı tabir eden kişi bu noktada yönlendirici olmaktadır. Çünkü uyku ve rüya hali sıradan insanlara kapalı bir meydandır ve bundan dolayı hangi rüya ile amel edilip edilemeyeceği problemlidir.
İslam alimleri, rüya hakkında insanları üç gruba ayırırlar:
1- Peygamberler: Bunların rüyalarının hepsi doğrudur. İbn Abbas (r.a) peygamberlerin gördüğü rüyaların vahiy veya vahye müstenid olduğunu söylemiştir. Nitekim Hz. İbrahim’in (a.s) oğlu Hz. İsmail’i kurban etmesiyle gördüğü rüya buna bir örnektir.
2- Salihler: Bunların rüyaları çoğunluk itibarıyla doğrudur. Bunlar da bazen tabire muhtaç olmayacak açıklıkta görürler. Allah dostlarının gördüğü bu rüyalar ilahi bir ikramdır. Onlara bu rüyalar vasıtasıyla gelecekte olacak bir olayın işaretleri verilebilir. Yapılmak istenen bir işin hayır mı şer mi olduğu işaretler vasıtasıyla bildirilir. İstihare namazını kılmak ve ardından yatıp uyumak da bu kabilden bir iştir.
O sebeple alimler, istihare namazından bir netice elde etmek kimselere, pek çok tavsiyelerde bulunmuşlar, istihare namazını huşu içerisinde kılmalarını, dualarını da hakeza ihlas içinde yapmalarını hulasa kendilerini Allah’a yaklaştıracak amellerde bulunarak bu işe koyulmalarını tavsiye etmişlerdir.
3- Diğer insanlar: Bunlar, doğru olan ve olmayan rüyaların her ikisini de görürler.
Üç çeşit rüya vardır
1- Hak rüya: Bu rüya türü, hadis-i şeriflerde “rüyayı saliha”, “rüyayı sadıka”, “rüyayı hasene” gibi farklı isimlerle ifade edilmiştir. Bu rüyalar karışıklıktan uzak ve halistirler. Bu tarzda görülen bir rüya, kişinin kavuşacağı bir hayrın habercisi olabilir. Bu rüyalar hissi kable’l-vuku diye tabir edilen, bir olayın meydana gelişinden önce hakkında olabilecekleri hissetmek nevinden rüyalardır ve görene istikamet verir.
2- Kişinin nefsine konuştuğu rüya: Bu kişinin uyanık halde zihninden geçen vehimlerin tesiriyle gördüğü rüyadır. Bu yatmadan önce çok tuzlu yiyecekler yiyen birinin, uyuduğunda rüyasında nehirler, şelaleler görmesine benzer. Dolayısıyla her nehir görenin rüyasının illaki manevi bir yorumu olacağını söylemek doğru değildir. Yine şiddetli bir borç sıkıntısı içinde olan bir kişinin, rüyasında borç durumuna bağlı olarak rüyalar görmesi de mümkündür. Bu tarz rüyalar bizim uyanıklık halimizde, güncel yaşayışımızda vukua gelen hadiselerle ilintili olarak gördüğümüz rüyalardır.
3-Şeytanın üzüntü verdiği rüya: Hoşa gitmeyen, can sıkıcı rüyalar buraya girer. Kabusların bir kısmı da bu rüya türündendir. Şeytani rüya insanı korkutup üzüntüden üzüntüye sevk etmek için uyku halinde insanın kalbine verdiği vesveseden ibarettir. Peygamber (s.a.v) şöyle buyurur: “Sizden biriniz sevdiği bir rüya görürse o Allah’tandır. Bunun için Allah’a hamd edip rüyasını söylesin. Hoşuna gitmediği bir rüya görürse o şeytandandır. Şerrinden Allah’a sığınsın ve onu kimseye de açmasın. Yoksa kendisine zarar verecektir.” (Buhari, Ta’bir 3,46; Müslim, Rü’ya 3)
Rasulullah Efendimiz (s.a.v) bir durum tespiti yaparak bu durumda olan insanları hadis-i şerifleriyle ikaz etmiştir. Zira günümüzde de insanların pek çoğu ister istemez gördükleri rüyaların tesirine girmekte veya kendilerine ya da çevresindekilere zarar verebilmektedirler.
Şeytanın insanın damarlarında dolaştığını bildiren Efendimiz, şeytanın uykuda dahi insana vesveseler verebileceğini ve bu tür rüyalar gören kişinin Allah’a sığınması gerektiğini ayrıca kimseye de anlatmaması gerektiğini ifade etmiş bulunmaktadır. Bu nokta tabirin ne denli önemli olduğu hususu akla gelmektedir.
Rüyalar ehil kimselere yorumlatılmalı
Efendimiz de (s.a.v) rüya tabir etmiştir. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) sabah namazlarından sonra ashabına dönerek rüya gören olup olmadığını sorar, anlatılan rüyaları tabir ederlerdi. Rüya gören yoksa kendi rüyasını anlatır ve tabir ederlerdi.
Görülen rüyaların cidden ehl-i kimseler tarafından yorumlanması gerekir. Aksi takdirde hiç olmadık neticelerle karşı karşıya gelmek kaçınılmaz olabilir. Zira rüya görüp de bundan sahih bir anlam çıkaramayan kişi, ehli olmayana danışacak, o da yanlış tabirlerde bulunarak onu yanıltacak ve doğru olmayan yönlendirmelerde bulunacaktır. Bu tür olayların sonlarını her an görmekteyiz.
Gördüğü rüya sebebiyle gelin ve damadın arasını bozan kayınvalideler veya kayınpederlerden, eşi hakkında evhamlara kapılan karı kocalara, bozulan komşu ve akraba ilişkilerinden kendine zarar verenlere kadar nice vakayı görmek mümkün. Bu sebeple İslam alimleri görülen rüyaların ne anlama geldiğini az da olsa açıklayacak eserler telif etmişlerdir. Rüya tabirleri olarak bu eserler, günümüzde hayli çoktur.
Fakat bunlar arasından da sıhhatli bilgi vereni seçmek elbette önemlidir ancak her yazılan bilginin de bizim rüyamızla alakalı olmayacağını da unutmamalıyız. Dediğimiz gibi her rüya yorumlanacak, her rüyanın mutlak bir anlamı olacak diye bir şartı yoktur. O sebeple, görülen her rüyanın akabinde birinden tabir sormak veya kitap karıştırmak eşittir kafa karıştırmak demek olabilir.
Görülen rüyanın ve bunun neticesinde elde edilen tabirin dinin emir ve yasaklarına da muhalif olmaması gerekmektedir. Rüyaları, salih ve rüya tabirini bilen kimselere anlatıp yorumlatmalıdır. Fasık ve işin ehli olmayan kimselere kesinlikle anlatılmamalı ve tabir ettirilmemelidir. Zira rüya onların tabir ettiği şekilde çıkar ve neticede rüya gören kimse üzülebilir.
Hüseyin OKUR
Mürşid ile Tevbeye Mecbur muyuz?
Yorumlar kapalı.