Rabıta Nedir?
Şeriat, tarikat ve gönül erbabına göre rabıta, kişiyi maksadına ulaştırır. Nitekim Mevlana Halid (KS) şöyle buyurmuştur:
“Rabıta, yüce Nakşibendiyye tarikatının önemli bir esasıdır. Ashab-ı kiramda da (RA) aslı itibariyle mevcuttur. Rabıta, Kur’ an-ı Kerim ve sünnet-i seniyyeye sımsıkı tutunmadan sonraki en büyük vuslat sebebidir. Rabıtayı rabıtanın keyfiyetini bilmeyip hakikatine ve delillerine vakıf olmayanlar inkar eder.” Çünkü rabıta, mürşid-i kamile tam bir muhabbetten veya ölümü hatırlayıp dünyadan yüz çevirmekten ibarettir. Bu iki durum da dinen meşrudur. Bunu ileride açıklayacağız.
Rabıta, fenafillah makamına ulaşmaya, huzur ve birliğin oluşmasına vesiledir. Çünkü biz, Allah Teala’nın buyruğu üzere vesile aramakla emrolunduk: “Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakının, O’na yaklaşmaya vesile arayın ve O’nun yolunda cihad edin ki kurtuluşa eresiniz” (Maide 5/ 35).
Rabıta iki kısımdır:
Mürşid rabıtası,
Ölüm rabıtası.
Mürşid Rabıtası
Rabıta, müridin kâmil mürşidini ruhaniyeti ile birlikte hayal etmesi ve ondan medet istemesidir. Rabıtanın anlamı hakkında şöyle de denilmiştir: Müridin kalbini, ilâhî müşahede makamına ulaşmış kâmil bir mürşide bağlamasıdır. Bu da sadece muhabbet yahut muhabbet ve feyiz alma anlamına gelir, Yine şöyle denilmiştir: Müridin, fenâfillah makamındaki kamil mürşidinin ruhaniyetinden medet dilemesidir.
Rabıtanın Tarihi
Resûlullah’a (SAV) çok muhabbet duyup ona tam tâbi olmaları hasebiyle rabıta, ashâb-ı kirâmın (RA) hayatında aslı itibariyle (düşünme, kalbî irtibat ve muhabbet) bulunmaktadır. Yine rabıta, tabiin ve tebeu’t-tâbiîn (RA) neslinde de aslı itibariyle varlığını sürdürmüştür.
Mesela Üveys el-Karanî (RA) gibi. Nitekim Resûlullah (SAV) Hz. Ömer ve Hz. Ali’ye (RA) Üveys el-Karani (RA) ile karşılaşırlarsa ondan istiğfar dilemelerini emretmiştir. Üveys el-Karanî (RA) Resûlullah (SAV) ile hiç karşılaşmamış ve onu hiç görmemiştir. Fakat Resûlullah’a (SAV) çokça muhabbeti ve onu devamlı düşünüp rabıta etmesi, Üveys el-Karani yi (RA) bu dereceye ulaştırmıştır.
Meşguliyetler ve dünya yükü artıp insanların kalpleri değişince dünyaya ilgi ahirete ilgiyi geçti. Dünya ahirete tercih edildi. Sadakat ve ihlâs azaldı. Böylece kalpleri ihya edip insanları bu kusurlardan temizleyecek bir amele ihtiyaç duyuldu. Rabbânî âlimler ve mürşidler de rabıtada nefis terbiyesi ve kalp temizliği gibi birçok hayır görünce rabıtaya yöneldi.
Ruhlar, beden elbisesine büründükten sonra latif âlemini özler. Mürid, bunu ve daha fazlasını kalpleri salihleri sevmeye yaklaştıran ve ruhları arasında ülfet kuran rabıtada bulur. Böylece rabıta onları hem dünya hem de ahirette saadete ulaştırır. rabıta Nakşibendiyye, Kadiriyye, Kübreviyye, Sühreverdiyye, Halvetiyye ve Şâzeliyye tarikatlarında vardır.
Kadiriyye tarikatının kurucusu Şeyh Seyyid Abdülkadir-i Geylânî (KS) (v. 561/1165-66) rabıta hakkında şöyle buyurmuştur:
“Salik için tarikat, Allah dostlarını kalben rabıta etmesidir. Sâlik rabıta sebebiyle onlardan manen fayda görür. Zâhiren fayda görmemesinde bir sakınca yoktur.”
Kübreviyye tarikatının kurucusu Şeyh Necmeddin-i Kübrå el-Hårizmi el-Özbekistânî (KS) (v. 618/1221) mürşid rabıtası hakkında şöyle buyurmuştur:
“Rabıta, ayna yapımında kullanılan aletlere nispeten usta gibidir. Şöyle ki çekiç, örs, körük, kömür, ateş ve diğer aletler bir araya gelse bile orada usta yoksa o ayna oluşmaz. Yine Cüneyd-i Bağdâdî’nin (KS) halvet şartları da mürşid rabıtası olmadan kalp aynasını temizleyemez.” Tuhfetül-Uşşak adlı eserin yazarı da Şeyh Necmeddin-i Kübra’nın (KS) bu sözünden sonra şöyle demiştir:
“Bunu denedik ve şeyhin dediği gibi olduğunu gördük.” Yazının devamı
Rabıta Nedir?