Kadın huzuru evinde bulur
Zamanımızda dışarıda haddinden fazla vakit harcamak ne kadınlar ne de erkekler için iyi sonuçlar doğuruyor. Kalabalıklar içinde yanlışlara bulaşmadan yaşamak son derece zor. Bunun için gereğinden fazla dışarıda olmamaya özen göstermeli ve boş vaktimizi dışarıda tüketmek yerine evimizle, ailemizle birlikte geçirmeliyiz.
Ancak bu demek değil ki insan hiç dışarı çıkmasın, hep evinde otursun. Harama helale dikkat etmek şartıyla Allah yolunda veya zaruret gereği dışarı çıkılabilir tabii ki.
Kadın; eğitim, hayra davet, tedavi, iş, alış-veriş, akraba hukukunu koruma, hasta ziyareti ve umuma ait hizmetler için dışarı çıktığında, Allah yolunda hayır yapmak için çıkmış olur. Harama düşmeden yapılacak bir gezi, piknik, dinlenme, seyahat, oyun ve eğlenceler de dinimizde güzel görülmüştür. Yalnız bütün bunları yaparken şu temel ölçüye dikkat etmek gerekir: Dışarıda olunan saatlerde, yapılması gereken farz bir amel terk edilmemeli ve harama düşülmemelidir.
Cami, türbe ve tarihi yerlerin ziyareti; kermes, vakıf çalışmaları, hayır hizmetleri, sanat etkinlikleri, davet ve tebliğ vazifeleri gibi güzel işler için evin dışına çıkan bir kadının hem niyeti güzel olmalı, hem de hal ve hareketleri edebe uymalıdır; aksi durumda sonuç pek hayırlı olmaz. Bir kazanç elde edeyim derken heybesindeki güzellikleri de yitirebilir farkında olmadan.
Aişe Validemiz (r.anha) kendi devrindeki kadınların mescide giderken süslenme, koku sürünme ve fazla gösterişli elbiseler giyinme gibi hallerini görünce rahatsız olmuş ve bunu şöyle dile getirmiştir: “Eğer Allah Rasulü (s.a.v) kendinden sonra şu kadınların ne yaptıklarını görseydi, (namaz için de olsa) onların evlerinden dışarı çıkmasını yasaklardı!”
İbnu Hacer (rh.a) der ki: “Kadınların mescide çıkması yasaklanmadı. Bu konuda dikkat edilecek nokta fitne ve fesada sebep olmamaktır. Bunun için Allah Rasulü (s.a.v), kadınların dışarı çıkarken koku sürünmelerini ve süslenmelerini men etmiştir.”
Demek ki; keyfi olarak haddinden fazla dışarı çıkmak ve sokaklarda dolaşmak, kadının edebini zedeleyip, saygınlığını yok edebilir. Hatta kimi zaman harama bile sebep olabilir. Kadın önemli bir gerekçe yoksa evinden dışarı çıkmamalı, dışarı çıktığında ise bakışlarını ve hareketlerini kontrol etmeli, haramdan sakınmalıdır. Aynı şekilde erkekler de dışarıdaki hal ve hareketlerine dikkat etmeliler. Çünkü onların da manevi yönünü zedeleyecek pek çok durum vardır dışarıda.
Kadınların hayır hizmetleri
Hayır ve sadaka sadece mal ve para ile olmaz. Cömertlik ve ikram için binlerce yol vardır. Müslüman bir kadın da bu şerefli ahlaktan nasibini almalı ve cömertlerin safına katılmalıdır. Miras, mehir, hediye ve ticaret yoluyla geliri olan ve şahsına ait mal zenginlik nisabına ulaşan Müslüman bir kadın bu maldan zekat ve sadaka-ı fıtır vermek, kurban kesmek ve gücü yetiyorsa hacca gitmekle mükelleftir. Bunları yaptıktan sonra sıra fazilet olan infak şekillerine gelir ki Müslüman kadın, bu konuda serbesttir. Şahsi malını istediği hayır yollarında harcayabilir. Bu konuda kocasının izni de şart değildir. Ancak kocası fakirse ona bağışlaması, malını çocuklarına harcaması, en yakın akraba veya kapı komşularından vermeye başlaması daha faziletlidir.
Şahsi malı olmayan ve ancak kocasının getirdiğini harcama durumunda olan Müslüman bir kadın, kocasının malından ve evin iç işlerinden sorumludur. Evin dışındaki harcamalarında eşinden izin almalıdır. Bunun için eşinden genel izin alabileceği gibi kimi zaman da özel olarak sorması gerekebilir. Her Müslümanın yapması tavsiye ve teşvik edilen hayır türleri için eşten alınacak genel bir izin yeterli olur. Mesela biraz ekmek ve su isteyeni boş çevirmemek, ödünç bir şey isteyen komşulara yardımcı olmak, eve gelen misafire ikramda bulunmak, fakir ve muhtaç komşulara bir parça yiyecek göndermek gibi şeyler, genel izinle yapılabilecek işlerdendir. İslami örfe göre bunlara genel olarak izin verilmiştir. Eli dar da olsa her Müslümanın yapabileceği hayır çeşitleridir bunlar. O nedenle bu hususlarda cimrilik etmemelidir.
Bunların dışındaki hayırlarda ise özel olarak izin almak gerekir. Kocanın izni olmadan o tür hayırları yapmamalıdır. Ancak koca “Elinden ne geliyorsa yap” diye bir izin vermişse o zaman serbesttir. Ayrıca şu da bilinmeli ki; kadın veya hizmetçi tarafından evin reisinin malından yapılan her türlü hayrın bir sevabı onu yapana, bir sevabı da bu malı kazanan kocaya yazılır.
Bu konuda Hz. Rasulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Bir kadın, kocasının malından ve yiyeceğinden haddi aşmadan hayır yolunda infak ederse, kendisine bir sevap yazılır. O malı kazanan kocaya da bir sevap yazılır. Hizmetçinin hayır yolundaki harcamaları da böyledir. Birinin sevabı diğerinin sevabına noksanlık getirmez.”
Hz. Ebu Bekir’in (r.a) kızı Esma (r.anha) anlatıyor: “Hz Peygamber’e (s.a.v) geldim ve ‘Ya Rasulallah! Benim herhangi bir malım yok, ancak kocam Zübeyr’in eve getirdikleri var. Benim onlardan hayır yapmamda bir mahzur var mıdır?’ diye sordum. Efendimiz (s.a.v), “Gücünün yettiği kadar (kendi malından ve rızasıyla kocanın malından) hayır yap. Elini sıkı tutma ki Allah da sana karşı rahmetini kısmasın’ buyurdu.”
Dili yüzünden ateşe gitti
Bir defasında Rasulullah Efendimiz’e (s.a.v) bir kadından bahsedilir. Bu kadının geceleri namaz kıldığı, gündüzleri oruç tuttuğu, fakat diliyle komşularını üzdüğü anlatılır. Efendimiz (s.a.v) “Onda hayır yoktur. (Tövbe etmeden ölürse) o, ateştedir” buyurur. Ashap bu sefer de başka bir kadından bahseder. Onun sadece beş vakit namazı kıldığını, ancak Ramazan orucunu tuttuğunu, takılarından da bir miktar sadaka verdiğini, bundan başka bir ibadetinin olmadığını, fakat diliyle (ve eliyle) hiç kimseye eziyet etmediğini söylerler. Rasulullah (s.a.v) bu kadın hakkında ise “O, Cennettedir” buyurur.
M.Saki El Hüseyni
Yorumlar kapalı.