Erkeğin eve geç gelmesi aileyi sarsıyor,
Gençlik yıllarında kumar alışkanlığı nedeniyle sık sık evine geç gelen eşi Selim Soydan’ı, her zaman sabırla bekleyen Hülya Koçyiğit’in bir davranışı, eşini hem bu kötü alışkanlıktan kurtarır hem de ona ve yuvasına bağlılığını pekiştirir. Eve geç gelmeyi alışkanlık hâline getiren Soydan, her zamanki gibi gecenin geç bir vakti evinin kapısını çalar. Hülya Koçyiğit hesap sormak bir yana, eşini sevgiyle karşılar:
-“Karnın açtır. Çorba içer misin?” Bu yaklaşım karşısında hayli utanıp mahcup olan Soydan, bir daha asla evine böyle geç gelmez.
Evlilikte “anlayış” ve “hoşgörü” denilince Hülya Koçyiğit in yaşadığı bu olay gibi ender de olsa mutlu sonla biten örnekler yaşanabiliyor. Kafamızın bir köşesinde bu hoşgörü ve mükemmel davranış tablosunu kaydettik diyelim. Peki, kadınların hepsi Hülya Koçyiğit kadar sabırlı ve hoşgörülü, erkekler de eşinin hal diliyle verdiği mesajı bir çırpıda alabilecek feraset sahibi olabiliyor mu?
Akşamın geç bir saati sabırsızlık ve merak içinde evin ortasında dönüp duran bir kadın, eşi nerede olduğunu ve neden gecikeceğini haber vermemişse, muhtemelen “hesap sormak” için kapının çalmasını bekler. Peki ya erkek? Geç gelme sebebi evdeki huzursuzluk, bitmek bilmeyen kavgalar vs. değilse, durup dururken eşini ve çocuklarını bekletmek ister mi? Neden eve geç gelinir? Ya da aile ihmale gelir mi?
Erkeğinin eve geç gelişi, ilgi ve sevgi bekleyen, birlikte vakit geçirmek isteyen hanımları en çok üzen konular arasında yer alıyor. Adı üstünde “hayat arkadaşı” olan eşi evde beklerken, bir erkeğin arkadaşlarını, işini tercih ederek ya da hizmet faaliyetlerinde saatlere dikkat etmeyerek ailesini ihmal etmesi, aile hayatında derin çatlaklara zemin hazırlıyor. Zaman içinde bu ihmal telafi edilmediğinde, bu çatlaklar fay kırıklarına dönüşüp aile binasının yıkımına kadar uzanan sorunlara yol açabiliyor.
“Yine mi geç geldin” sitemleri erkeği evden uzaklaştırır mı?
“Erkeklerin eve geç gelmesi, aile hayatını çok kati bir şekilde olumsuz etkiler” diyen gazeteci-yazar Nusret Özcan, “Eve geç gelmek hem evin hanımı ve hem de çocukları için istenilen, arzu edilen bir şey değil; zira erkek psikologlar biraz sonraki ifademi pekiştirecek birçok şey söylüyor evdeki hanımı ve çocukları için bir güven kaynağı, bir emniyet alanıdır.
Birlikte yemek yemek, bir arada oturup halleşmek ve birçok şeyi paylaşmak aileyi daha huzurlu kılan, birlik ve beraberlik duygusunu ziyadeleştiren bir şey. Ailenin müşterek meselelerinin çözümü ve en önemlisi henüz yetişme çağındaki çocukların aidiyet hissinin kökleşmesini temin eden bir şeydir aile fertlerinin bir arada olması.”
Erkek eve niye geç gelir sorusuna ise Özcan şöyle cevap veriyor: “Geç gelme nedeni iş yoğunluğu gibi geçerli bir mazeretten kaynaklanmıyorsa, çocuklarından bir şikayeti yoktur belki ama eşinden bir rahatsızlığı olabilir. O meseleleri daha da büyütmemek için böyle bir yolu tercih edebilir.
Burada eşin yani hanımın beyine hesap sorucu tarzda ‘Neredeydin? Nerede kaldın? Yine geç kaldın’ şeklindeki sözleri erkeği evden soğutan, ona çok yönlü aidiyet hissini yaşatmayan ve evi zindan eden bir beraberlik haline getirebilir. Hanımların bu tarzdaki yaklaşımlar yerine, erkeği eve geç gelmeye iten sebepler neyse onu çözebilmek için yardımcı olmaları gerekir. Bu da tabii konuşularak çözülmeli.”
İşlerden mi?
Bir özel şirkette proje koordinatörü olarak çalışan ve eve zaman zaman geç gelmek durumunda kalan Fatih Akyüzlü, erkeğin eve geç gelişini çoğunlukla günlük hayatın karmaşasına bağlıyor. “Özellikle şehir hayatının yaşam zorluğu ve beklenmedik aksilikler erkeğin evine geç gelmesinde önemli bir etken. Bir de ailevi sebepler var.
Bu konuda da eş olan hanımefendinin eş ve çocuklarına ilgisi, evini sevmesi ve bağlılığı, yemeğine sevgi katması, eşinin eşyalarını temizleyip ütülemesi, hatta sabah işe giderken ve akşam işten gelirken eşini kapıda karşılaması, erkeğin evine erken gelmesi yönünde önemli etken. Erkeklerin evlerine geç gitmeleri noktasında iş hayatı ve hizmeti, telafisi olan, mazeret kabul edilebilen sebeplerdendir.
Bu sebeplerden dolayı kişi evini ihmal etmemeli ve kasten geç kalmamalı” diyen Fatih Akyüzlü, bazı erkeklerin özellikle hizmet yönündeki plansız yoğun mesai harcamalarının eşler tarafından haklı olarak eleştiri konusu olduğuna dikkat çekerek, “Bu noktada suistimal olmamalıdır” şeklinde konuşuyor.
Erkeğin arkadaşlarıyla vakit geçirmesi nereye kadar?
Bu konuya Nusret Özcan’ın yaklaşımı, erkeğin iş ve arkadaş ortamını evine tercih etmesinin sağlıklı bir tavır olmadığı yönünde. Hele ki makul bir sorun olmaksızın vaktini arkadaşlarıyla geçirenler için çok daha açık sözlü konuşan Özcan, sözlerine şöyle devam ediyor:
“Bir erkeğin hayatında iş ne kadar önemliyse, arkadaşları da elbette önemlidir ama hiçbir zaman ailenin yerini tutamazlar. Arkadaşlarla eğer belirli iyilikler, güzellikler, doğruluklar adına bir şeyler yapmak için bir araya geliniyorsa ‘eyvallah’ denilebilir; zaten böyle durumlar, eve geç gelme alışkanlığından ziyade bir ‘hizmet’, bir ‘faaliyet’ çerçevesinde değerlendirilmeli.
Ama sırf iş olsun diye, ailesi yerine arkadaşları ile vakit geçiriyorsa o erkek için ‘eyvah!’ demenin yeridir. Zira o ailesini önemsemiyordur ve aile yaşantısından keyif almıyordur. Belki de sorumluluktan kaçıyordur. Erkeklere, arkadaşlarına ayırdıkları vakitten daha fazla çocukları ve eşi için zaman harcamaları gerektiği bilincinin verilmesi lazım.”
Beni eve bağlasın!
Gece hayatı, kahve ve alkol alışkanlığı, arkadaş gruplarından kopamama gibi bağımlılık yapan sebepler de erkeğin eve geç gelmesinde büyük rol oynar. “Erkek dediğin eve geç gelir, eşine de hesap vermez” anlayışıyla, bazı erkekler eve geç gelmeyi erkeklik nişanesi gibi görebiliyor.
Ailesinden aldığı terbiyede, evin erkeği ya da baba modeli vaktini dışarıda geçirmiş olabiliyor. Evlendiği zaman eve erken gelir, hanımının yanında zaman geçirirse, yetiştiği çevreye uymadığı için yakın akrabalar tarafından “kılıbık” ya da moda terimle “light erkek” olmakla itham edilme korkusuyla, erkek her an kendini evin kapısından dışarı atacak fırsatlar kollar.
Bu çemberi kıramamış ve yaşını başını almış aile babaları, daima eşine ve evine karşı meşguldür. Eve geç gelme nedenleri sorulduğunda, bildik cümleler duyarsınız: “Ne yapalım, evde huzur yok, karı dırdırı çok; hanım beni evden soğuttu, istediğim gibi davranmıyor, giyinmiyor.” Eğer eşiyle sorunu yoksa “Erkek adamın evde ne işi var.
Yatmadan yatmaya eve gider” der. Aslında hiçbir sebep yokken sadece kendi istediği için ya da ev ortamında yapacak bir şey bulamadığı için eve gecenin bir saatinde gelen erkek, olayın faturasını eşine de çıkarır: “Beni eve bağlasın, kadınlığını bilsin.”
“İnsan olgunlaştıkça birlikte vakit geçirmenin önemini çok idrak ediyor”
Biri 14, diğeri 13 yaşında iki oğul babası olan Cengiz Tokgöz, doktorluk mesleğinden dolayı oldukça yoğun bir 10 yıl geçirmiş. Şimdi ergenlik döneminde olan çocuklarının bebeklik ve çocukluk dönemlerinde, iş yoğunluğundan pek yanlarında olamamış. Son 4-5 yıldır ise işlerini düzene koymuş, çocuklarının gelişiminde kendisine olan ihtiyacı görmüş ve akşam beş olunca evin yolunu tutmaya başlamış. Pazar günlerini, mutlaka eşi ve çocuklarıyla bir arada geçirmeye özen gösteriyor.
Cengiz Bey’in böyle davranmasında eşi Emine Hanım’ın gayretleri de hayli etkili olmuş. Emine Hanım, eşinden hiç değilse pazar günlerini ailesine ayırmasını, çünkü çocukların ve kendisinin buna ihtiyaçları olduğunu söylemiş. Eşinin evde olduğu pazar günlerine hiçbir iş bırakmamış. Ev işlerini ve yemekleri cumartesi günleri yapıp, pazar günleri tüm aile bir arada vakit geçirmişler. Kimi kez gezmeye de gidiyorlarmış.
“Çocuklarım erkek olduğundan ergenlik döneminde bana çok ihtiyaçları var” diyen Cengiz Bey, evladın işten önemli olduğunu idrak etmiş bir baba. “Bu yüzden hayatımda işi ikinci plana almam gerektiğini kavradım. Çocuklar kişilik gelişimleri döneminde birini kendilerine örnek almak isterler.
Erkek olduklarından, eğer beni evde göremezlerse, onlara vakit ayıramazsam, kendilerine başka birini örnek alırlar. Seçtikleri örnekler doğru olmayabilir. Bu yüzden onların eğitiminde ve hayatlarında iyi bir ‘baba modeli’ bulunması gerektiğini düşünüyorum ve onlara vakit ayırmaya çalışıyorum.
Ayrıca bundan sonra eşim ve çocuklarımla yeteri kadar bir arada bulunmazsam üzerimde haklarının kalacağını düşünüyorum. İnsan olgunlaştıkça tüm bu hakları daha iyi anlıyor. Dolayısıyla ben de geçmişteki yoğun günlerimde bunu anlayamamışım.”
Erkenden gelip bir köşeye çekilen mi, geç gelip ilgili olan mı?
Erkeğin eve erken gelmesinden maksat, eve geldiğinde çocukları ve eşine özel bir zaman dilimi ayırabilmesi ve bu süre içerisinde başka bir şeyle meşgul olmamasıdır aslında. Evde geçirilen gerçek zaman, çocuklar ve eşe ayrılan “nitelikli zaman”dır. Evdekilerle konuşurken bir yandan da televizyon seyredip gazete okumak, vakit ayırmak sayılmaz.
Hiçbir şeyle ilgilenmeyip, tamamen karşısındaki kişiye kanalize olmaktır vakit ayırmak. Üstelik babanın illaki hafta içi çocuklarıyla her akşam nitelikli bir zaman geçirmesi de değildir istenen. Hafta içi bu mümkün olamamışsa ailenin babası hafta sonları onlarla bir arada bulunmaya özen göstermelidir.
Ayrıca, “Erkek eve erken gelsin de ne yaparsa yapsın” şeklinde bir hırs göstermek de isabetli olmaz. Kimi erkekler eve erken gelir ama yemeğini yer kabuğuna çekilir. Yanında koşuşturan çocuğunu kucağına alıp sevmez, onunla oynamaz, eşiyle iki güzel laf etmez.
Eşinin akşamları dizi dibinde oturmaktan daha çok mutlu olan kadın ile eve para getirmeyi evde olmaktan daha önceliğe alan erkek, hayata bakışları farklı olduğundan çatışmalar yaşarlar. Biri “Eve neden hep geç geliyorsun” der, diğeri “Seni aç mı bırakıyorum, neden şükretmiyorsun?”
Gülcan TEZCAN
Antika ve Porselen Tamiri | Antika Hastanesi