Bu ihmal nereye varacak?
Hz. Peygamber Efendimiz s.a.v. buyuruyor: “Allah Tealâ’nın kulundan vazgeçmesinin alameti, kulun boş şeylerle vakit geçirmesidir.” Hadis-i şerif şöyle devam ediyor:
“Kırk yaşını geçirdiği halde iyilikleri fenalıklarından üstün gelmeyen kimse cehenneme hazırlansın.” (Tirmizi)
Kırk yaşına kadar sermayeyi kazanmak, ömrü ihya etmek ahireti kazanmak lazım gelir. Kırk yaşına kadar hâlâ uyanmadıysak bir gün kabirde uyanacağız. Uyanmanın en güzeli tevbe-i nasuh ile uyanmaktır. İmam Gazali rh.a. hazretleri Eyyühel-Veled adlı eserinde şöyle diyor:
“Evlâdım, yüz sene ilim tahsil etsen, bin tane de kitap yazsan yapman gereken ameli yapmadıkça Allah Tealâ’nın rahmetine hak kazanamazsın. Allah Tealâ buyuruyor; ‘Bilsin ki insanın eline kendi kazandığından başkası geçmez. O da amel-i sâlih olmalıdır.”
Başka bir ayet-i kerimede de İman edip sâlih amel işleyenler bilmelidir ki, biz güzel işler yapanların ecrini zayi etmeyiz. İşte onlara altlarından ırmaklar akan Adn cennetleri vardır.’ buyurulur. Şu halde bütün mesele intibaha gelmek, uyanmaktır. Uyanış olmazsa bir gün yaşanacak pişmanlık insana fayda vermez.’
Tasavvufu yaşamaktan maksat Şeriat-ı Muhammedi’ye sarılmaktır. Tasavvuf şeriatın içindedir, hatta şeriatın kendisidir. Allah’ın hükümlerini, Kur’an-ı Hakîm’in beyanını, Rasul-i Kibriya s.a.v.’in fermanını dinlemedikçe bir kimsenin selamete ulaşması mümkün değildir.
Tasavvufî hayatı seçmemiz ihlâsı kazanmak içindir. İhlâs ise işlenen her amelin kişinin kendi nefsi için değil, Allah rızası için olmasıdır. Şeyh Fethullah Verkânisî k.s. hazretleri tasavvuf ve tarikatı şöyle tarif etmiştir: “Tasavvuf ve tarikat, ihlâsı elde etmek için İlahî muhabbetin tahsilidir.”
Demek ki tarikat muhabbet kazandırır. Muhabbet âdet halinde yapılıp durulan ibadetleri lezzete çevirir. Hatta âdetleri ibadete çevirir. İnsanların Allah Tealâ’nın emirlerine boyun eğmeyişi nefs-i emmâreleri sebebiyledir. İnsan, nefsini terbiye edip kontrolü altına almadıkça şeriatın lezzetine varamaz. Allah Tealâ’nın bütün emirlerinin muhtevası nefsin ıslahı içindir. Nefs yaratılışta Hakk’a ve hakikate düşman bir tavır takınır, ibadeti sevmez, bir ceviz için dünya kavgası eder. Nereye el atsa, benimdir, der. Onun bu katlığını kırmadıkça insanın ıç dünyasında Âlemlerin Rabbi’nin azameti, muhabbeti idrak edilemez. Bunun için İmam Gazalî rh.a hazretleri şöyle buyurur:
Allah Tealâ’nın rızası zıddına ömrü tüketmekten başka ne kazandık ki? Ben Incil-i Şerif’te gördüm: İnsan tabuta konduğu andan mezar başına gelinceye kadar Allah Tealâ ona kırk soru sorar. Bu suallerin birincisi şu olacak:
“Ey kulum, insanların baktıkları yüzünü senelerce temizledin durdun. Benim baktığım kalbini neden bir defa olsun temizlemedin?”
MEHMET ILDIRAR
Antika ve Porselen Tamiri Antika Hastanesi