Maneviyat Büyüğünden Sözler
Şurası tartışılmaz bir gerçektir ki, günlük hayatta zihnimiz karışık konularla istila ve işgale uğruyor, huzur verip düşündüren konuları okumaya ve dinlemeye neredeyse fırsat bulamaz hale bile geliyoruz. Bu durumda geçmişin maneviyat büyüklerinin söz ve davranışları dikkatimizi çekiyor, nasıl söz söyleyip nasıl davranış örnekleri verdiklerini okuyarak birazcık huzur duyup dinlenme ihtiyacı hissediyoruz.
Bu düşüncelerle bugün sizlere, Sultan Mahmud Gaznevi‘nin ziyaret ettiği maneviyat büyüğü Ebul Hasan Harkani’den davranış ve söz örnekleri sunmak istiyorum. Öyle sanıyorum ki, her okuduğumda etkisine girdiğim bu gibi mesaj yüklü davranış ve sözleri, sizler de severek okuyacak, düşünerek değerlendirmeler yapacaksınız. Sözü daha fazla uzatmadan birlikte okuyoruz mesaj yüklü bir ziyaret olayını ve yapılan yorumları.
İlk Türk hükümdarı Mahmud Gaznevi, (1034) maneviyat büyüğü Ebul Hasan-ı Harkani’yi Bistam yakınında Harkan’daki medresesinde ziyarete gider. Hükümdar görüntüsüyle büyük bir debdebe ile içeri girip selam veren Sultan’ı, maneviyat büyüğü ayağa kalkmadan karşılar, selamını alıp sohbetine devam eder. Ancak sohbet bittikten sonra kalkıp gitmek isteyen Sultan’ı bu defa da, ayağa kalkarak kapıya kadar uğurlama saygısı gösterir.
Sultan, bu farklı tavrın sırrını merak ederek sorma gereği duyar:
-“Efendi hazretleri der, geldiğimde yerinizden bile kımıldamadınız; ama kalkıp giderken ayağa kalkıp kapıya kadar uğurlama saygısı gösteriyorsunuz, hikmeti ne ola ki bu farklı tavrın?”
Hep az fakat öz sözle irşadını yapan maneviyat büyüğü, şu cevabı verir:
-“Siz gelirken ayağa kalkmayışım, hükümdarlık gururuyla gelişinizi tenkit içindi. Giderken kapıya kadar uğurlayışım da, derviş tevazuuyla dönüşünüzü tebrik içindir. Siz niyetinizi düzelttiniz, ben de tavrımı!.”
Bu defa Sultan’ın isteği şöyle olur:
-“Efendi hazretleri sizi dinlemeye ihtiyacımın olduğunu anlıyorum, sıkça ziyarete gelmemize izin verin lütfen..”
Demek ki büyüklerin huzuruna girerken sadece kalıbınızı düzeltmeniz yetmez, kalbinizi de düzeltmeniz gerekir. Gururla girerseniz ayağa bile kaldıramazsınız, tevazu ile çıkarsanız kapıya kadar da kendinizi uğurlatabilirsiniz!
Harkani Hazretleri’nin söylediği irşat yüklü diğer sözlerine de bir göz atalım isterseniz. Bakalım ilk Türk hükümdarını etkileyip tekrar gelme gereği duyuran Harkani Hazretleri, bizleri de etkileyip düşündürecek mi?
Kendi kısa, manası uzun bazı sözleri şöyle. Der ki:
-“Günah işlemeden tamamladığınız günü, Peygamberimiz’le birlikte yaşadığınız mutlu bir gün olarak düşünebilirsiniz!.”
Demek ki, günahlı şekilde tamamladığımız günü de, Peygamberimiz’den uzak yaşadığımız mutsuz bir gün diye düşünmemiz gerekir. Öyle ise bu söz ezberlenme layık bir ikaz sözü olarak hep hatırımızda kalmalıdır.
-“Cennette tuba ağacının altında Allah’ı hatırlamadan oturmaktansa, bir diken ağacı altında Allah’ı zikrederek oturmayı tercih ederim.”
Demek ki, Allah’ı (cc) hatırlamadan yaşadığımız yer, ne görünüş ve zenginlikte olursa olsun bizi memnun etmemelidir. Allah’ı zikrederek yaşadığımız yer de, ne yokluk ve mahrumiyette olursa olsun bizi mutlu etmelidir.
Her iki halin de büyük farkını fark edebiliyorsak tabii..
İhtiyaç içinde kıvranan bir kardeşine yardım ederek kalbini kazanmayı, kabul olmuş nafile hacdan üstün görmezsen, ne kazandığını bilmiyorsun demektir. Nitekim böyle bir ihtiyaç sahibine ilgisiz kalmayı da nafile hac sevabından mahrum kalma olarak görmüyorsan, neyi kaybettiğini de anlamıyorsun demektir.
Anlaşılan, gerçek ihtiyaç sahibine ilginin de ilgisizliğin de manası, sandığımızdan da büyüktür.
Kazancın en değerlisi, kendi elinle kazandığındır. Arkadaşın en değerlisi de, yaptığın yanlışında seni doğruya yönlendirendir. Hanımın en değerlisi ise, ben haram lokma yemek istemiyorum evimize helal kazanç getir, diyendir!.
Ne dersiniz? Gerçekten de büyüklerin sözleri sözlerin büyükleri midir? Bizi hem dinlendiriyor hem de düşündürüyor mu?
Ahmed Şahin
Cezbe Nedir, Ne Demektir? (1)
Seyda Hazretlerinin Bir Kerameti
Antika ve Porselen Tamiri Antika Hastanesi