Abdestli yatmak
“Abdestli yatan, gece ibadet eden ve gündüz oruç tutan kimse gibi sevap kazanır.” (Hakim)
“Abdestli yatanın ruhu Arşa yükselir ve gördüğü rüyalar doğru olur. Abdestsiz yatanın ruhu yükselmez, gördüğü rüyalar, karışık olur, doğru çıkmaz.” (İ. Gazali)
“Müslüman, abdestli olarak Allah’ı zikrederek yatıp da geceleyin uyanıp Allah Azze ve Celle’den dünya ve âhiretin hayırını isterse, Allah Azze ve Celle ona o istediğini mutlaka verir.” (Ebu Davud)
“Can alıcı melek gelince, abdestli olan, şehidlik mertebesine kavuşur.” (Taberani)
Abdestli olmanın faydaları:
-“Melekler onun yanından ayrılmaz,”
-“Devamlı sevab yazarlar,”
-“Bütün azaları tesbih eder,”
-“Uyuyunca melekler, insan ve cin şerrinden korur.”
Şunu bil ki kim benden sonra sünnetlerimden öldürülmüş olan bir sünnetimi diriltirse ona bu sünnetle amel edenlerin ecri verilir. Onların ecirlerinden de eksilme olmaz. Kim de Allah ve Rasulü’nün razı olmadığı sapık bir bid’at ortaya koyarsa ona da bu bid’atla amel edenlerin ecri verilir, bid’ati işleyenlerin günahlarından da eksilme olmaz. (Tirmizi, İbn-i Mace)
İbn-i Abbas (ra) Hz. Peygamber Efendimiz(sav)’in şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir:
-“Ümmetimin bozulduğu bir sırada kim sünnetime sarılırsa ona yüz şehid sevabı vardır.” (Beyhaki, Taberani).
Mal Mülk Servet Biriktirirlerdi
Bir defasında, Peygamberimiz sallallahü aleyhi ve sellem, Ebu Hureyre’ye şöyle dedi:
-“Yâ Ebu Hureyre, gel sana dünyanın misâlini ve âkıbetini göstereyim..” Allah’ın Resulü Peygamberimiz aleyhisselâm böyle dedikten sonra Ebu Hureyre’nin elinden tutarak bir mezbeleliğe götürdü. Tam mezbeleliğin karşısına varınca dedi ki:
-“Şu mezbeleliğe bak yâ Ebu Hureyre.” Ebu Hureyre, oraya baktı. Gördüğü manzara şuydu:
İnsan kafası kemikleri, eski bez parçaları, hayvan leşleri, hayvan ölüsü ve kemikleri, insan tersleri ve daha bir sürü süprüntü. Ebu Hureyre onlara bakmakta iken Allah’ın Resulü Peygamberimiz aleyhisselâm buyurdular ki:
-“Ya Ebu Hureyre, görmüş olduğun bu kuru kafaların sahipleri kimi genç, kimi yiğit, kimi koca, kimi kadın, kimi de çocuk başları ve kemikleridir Bir zamanlar bunlar da bizim gibi insan idiler. Bunların da ihtirasları vardı. Onlar da bizim gibi yerler, içerler, güzel elbiseler giyerler, bineklere binerler, dört bir yana giderlerdi. Şimdi ise kuru kemikler olup yatıyorlar. Elleri ile derileri çürümüş, toprak olmuş. Nefis yemekler yiyen o ağızları çenelerinden ayrılmış. Bunların içinde öyle kişiler vardı ki, haram -helâl demeden boyuna mal,mülk,servet devşirirler, para biriktirirlerdi. Yumuşak ve kaim döşeklerde yatarlar, saraylarda, köşklerde otururlardı.
Şimdi görüyorsun ki bütün bunlar şu mezbelelikte bir necis olarak yatıyorlar. Gelen, geçen üzerlerine basıyor, onlardan iğreniyor. Fakat aklı olanlar bu manzaradan ibret alırlar.
Şu çöplükte gördüğün paçavraların kimisi ipekli, kimisi yünlü elbiselerdi. İşte, o kemiklerini gördüğün insanlar da onları giyip sağa sola salmıyorlardı. Şimdi onlan da bu mezbelelikte rüzgâr yeldiriyor. Şu koyun kemiklerine bak. Aralarında deve, at, katır ve merkep kemikleri de var. Onlar da bu kuru kafaların mallan idi. Kimisine binerler, kimisinin de sütlerini içerlerdi. İşte gördüğün gibi, şimdi onlar da bu süprüntülüğe atılmışlar.
Bir zamanlar her biri ayrı ayrı güzelliklere, hususiyetlere ve kıymetlere sahip olan bu insanlar, hayvanlar, kumaşlar şimdi hepsi de şu çöplükte bir araya gelmişler, birbirlerine karışmışlar. İşte dünyanın sonu budur. Bu dünyanın bir misalidir.
Ey Ebu Hureyre, sen de ben de bundan ibret almalıyız. Bizim de akıbetimizin böyle olacağını bilmeliyiz. Aslında, bugün elimizde bulunanların hiç birisi bizim değildir.
Bizden sonra her birinin yine birer sahibi olacaktır. Sen onları şimdi kendinin sanırsın. Halbuki gerçekte hiç biri senin değildir, sana kalmayacaktır, O halde ey Ebu Hureyre, var şimdi ölmeden önce bu dünyayı terket. Onda ebedî kalmayacağını anla. Onda ol, fakat ona asla gönül verme. O seni terketmeden önce sen onu terket. Bütün varlığınla Allah’a bağlan. Dünyaya bağlanma. Allah’ın sana vermiş olduğu nimetlerden sen de fakir ve muhtaçlara ver. Unutma ki, yarın sen de bu dünyayı mutlaka terkedeceksin. Bu dünyaya aldanma. Onun ihtişamına mağrur olma. Bu dünyaya gelip de akıbet ağlamayan ve yok olmayan kim var ki!..
Bu dünyada kaç kişi rahat oldu ki? Bu dünyâda bir kimse ne kadar şen şakrak olursa olsun, neticede mutlaka tasaya düçar olacaktır…”
Ey aziz kardeşim, sen bu dünyada hiç tasasız insan gördün mü? Herkesin kendisine göre mutlaka bir tasası vardır. Her bir insanın kendisine göre mutlaka bir kavgası vardır. Allah rahmet eylesin, işte her insanın mutlaka bir tasası olduğu içindir ki, Sultan İbrahim Bin Ethem saltanatı terketti. Derviş olarak kendini bir mürşidin eşiğine bıraktı Böylece içinde bulunduğu tasadan kurtuldu.
Kaynak; Müzekkin Nüfuz-Eşrefoğlu Rumi
Abdestli yatmak