Hikâyedeki işaretler
Tevbeyi Ertelemek
Bu hikâyeyi Mesnevi’sinde nakleden Hz. Mevlânâ (k.s) insanın başına gelen bela ve dertlerin onun dünya hırsı ve şehvetlerini köreltmesini, kışın soğuğunun köpeği perişan etmesine benzetmiştir. Yine kulun günah ızdıraplarından ve belalardan kurtulmak için tövbe etmek istemesini, köpeğin soğuktan korunmak için kendisine bir yuva yapmak istemesiyle anlatmıştır.
İnsanoğlunun dert ve beladan kurtulunca tövbe etmekten vazgeçmesini ise köpeğin yazın sıcaktan gevşeyip tembelleşmesi, canlanması ve yiyecek bulup irileşmesi sebebiyle bir bahane uydurup kendisine yuva yapmaktan vazgeçmesine benzetmiştir. Ayrıca hikâyede tövbe, günahların zararlarından muhafaza edecek ve sığınılacak bir ameliye olarak yuvayla temsil edilmiştir.
Hisse
Mevlânâ (k.s) hazretleri bir beytinde;
Hazret burada da nefs-i emmâreyi bir köpeğe benzetmiş ve onun boynuna tövbe zinciri vurarak ve onu ihtiyarlatarak ve zayıflatarak onun azgınlığını giderebileceğini düşünmüştür.
Hz. Mevlânâ adeta bir köpek kadar azgın ve dünya lezzetlerine düşkün olarak nitelediği emmare nefsin bu kötü ahvalini gidermek ve onu terbiye etmek için de öncelikle tövbe zinciri ile onun boynunu bağlamak gerektiğini belirtmiştir. Nefsin tövbeyi ve terbiyeyi kabulü öyle kolay bir iş değildir.
Bunun için nefsini terbiye etmiş ve nefsin hilelerini iyi bilen kâmil bir mürşidin rehberliğine ihtiyaç vardır. Bu konuda Mevlânâ hazretleri mürşide olan ihtiyacı şöyle dile getirmiştir:
“Bilgisiz, görgüsüz kişiler, nefsin ve bedenin hilesini ne bilsinler? Nefis, ancak mürşidin himmeti (duası ve yardımı) ile ve gönle gelen ilahi ilhamla kahrolur (terbiye edilir)”
Bu sebeple kişi tek başına tövbe edebileceği gibi Allah dostları ve salih zatlarla birlikte de tövbe edebilir. Böylece Allah Teâlâ’nın
“Ey müminler, hep birlikte tövbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz!” (Nur, 31) mealindeki emrine uymuş olur. Hem o zatı tövbesine şahit tutmuş olur hem de onun rehberliğinde nasıl tövbe ve kulluk edeceğini öğrenir.
Tövbe, kulun acizliğini idrak edip kendisini yoktan yaratan ve sayısız nimetler insan eden Yüce Rabbine yönelmesi, yaptığı hata ve günahlardan dolayı O’ndan af ve mağfiret dilemesidir. Yüce Rabbimiz, Kur’an-ı Kerim’in birçok ayet-i kerimesinde hata ve günah işleyen kullarına tövbeyi emretmektedir.
Günah ve isyanda aşırı giden kullarından ise rahmetinden ümitlerini kesmemelerini bildirmekte ve onları tövbeye davet etmektedir:
“Ey kendilerinin aleyhinde çalışarak haddi aşan kullarım! Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin. Çünkü Allah bütün günahları bağışlar.” (Zümer, 53)
Ebü’-Leys Semerkandi (rah.) ise şöyle demiştir:
“Günahlar ikiye ayrılır: İlki, seninle Allah Teâlâ arasında olan günahlar, ikincisi de seninle diğer kullar arasında meydana gelen günahlardır. Seninle Rabbin arasında kalan günahların tövbesi dil ile istiğfar etmek, kalben pişmanlık duymak ve bir daha o günaha dönmemeye niyet etmektir. Böyle yaptığın takdirde henüz bulunduğun yerden ayrılmadan Allah Teâlâ günahlarını bağışlar.
Fakat terk ettiğin farzlar, kaza edilmedikçe affedilmez. Eda edilmeyen farzların kaza edilmesi gerekir. Kaza edildikten sonra da ayrıca bir tövbe ve istiğfar gerekir. Seninle kullar arasında olan günahlara gelince; hakkına girilen kişilerin gönlünü razı etmeden ve onlardan helallik almadan yapacağın tövbenin (hakiki) bir faydası olmaz.”
Hikâyedeki işaretler
Bu hikâyeyi Mesnevi‘sinde nakleden Hz. Mevlânâ (k.s) insanın başına gelen bela ve dertlerin onun dünya hırsı ve şehvetlerini köreltmesini, kışın soğuğunun köpeği perişan etmesine benzetmiştir. Yine kulun günah ızdıraplarından ve belalardan kurtulmak için tövbe etmek istemesini, köpeğin soğuktan korunmak için kendisine bir yuva yapmak istemesiyle anlatmıştır.
İnsanoğlunun dert ve beladan kurtulunca tövbe etmekten vazgeçmesini ise köpeğin yazın sıcaktan gevşeyip tembelleşmesi, canlanması ve yiyecek bulup irileşmesi sebebiyle bir bahane uydurup kendisine yuva yapmaktan vazgeçmesine benzetmiştir. Ayrıca hikâyede tövbe, günahların zararlarından muhafaza edecek ve sığınılacak bir ameliye olarak yuvayla temsil edilmiştir.
Abdullah Suat Demirtaş
Serhend Dergisi
Antika ve Porselen Tamiri | Antika Hastanesi