Mutaffifin Suresi
Kuranı Kerim’in 83.suresi olan Mutaffifin Suresi Mekke’de inmiştir, 36 ayettir.Ölçü ve tartılarında hile yapanları kötüleyerek başladığı için bu adı almıştır.
“Vay haline!” diye çevirdiğimiz veyl kelimesi, “ağır zarar, kötülük, hüzün, azap, helâk” gibi anlamlara gelir (Elmalılı, VIII, 5648). Ayrıca hadislerde cehennemdeki bir vadinin ismi olduğu da bildirilmiştir (Tirmizi, “Tefsir”, 22; Müsned, III, 75). Râgıb el-İsfahâni’ye göre bu kelimenin cehennemdeki bir vadiye isim verilmesi, mecazi anlamda olup “veyl”e muhatap olanların cehennem azabına uğrayacaklarını ifade eder (bk. el-Müfredât, “vyl” md.).
“Ölçü ve tartıyı eksik yapanlar” anlamındaki mutaffifin, mutaffif kelimesinin çoğuludur. 2-3. âyetlerdeki açıklamaya göre “alırken fazla fazla, verirken eksik ölçenler” mânasına gelir. Bu sebeple 1-3. âyetlerde bir taraftan eksik ölçüp tartanlar yaptıkları işin çirkinliğinden dolayı kınanırken diğer taraftan böylesine çirkin bir işe kalkışanların âhirette cezalandırılacağına dikkat çekilmektedir.
Burada ölçü ve tartı örnek bir işlem olup daha genel olarak insanların, kendi haklarını gözettikleri kadar sorumluluklarını da özenle yerine getirmeleri gerektiği vurgulanmakta, hakka konu olan her işlemde adaleti titizlikle korumaları istenmektedir (Ebü’l-Kåsım el-Kuşeyri’nin bu yöndeki bir yorumu için bk. Râzi, XXXII, 91).
Surenin Medine’de indiğini söyleyen müfessirler İbn Abbas’tan şöyle bir rivayet naklederler: Hz. Peygamber Medine’ye geldiği zaman Medineliler ölçü ve tartıda hile yapıyorlardı.
O sıralarda bu âyetler indirildi; onlar da bundan sonra kendilerini düzelttiler (Taberi, XXX, 58; Zemahşeri, IV, 229; Râzi, XXXI, 88). Kanaatimizce bu rivayeti, Resulullah’ın, Medine’ye geldiği zaman ticaretle uğraşan birtakım insanların ölçü ve tartıyı eksik yaptıklarını görünce, daha önce Mekke döneminde inmiş olan bu âyetleri onlara tebliğ ettiği şeklinde anlamak daha isabetli olur.
Âyetlerin iniş sebebi özel bir olay olsa da genel anlamda ölçü ve tartıyı eksik yapmanın çirkinliğine dikkat çekilmiş, bencillik ve başkalarını aldatma gibi ahlâka aykırı duygu ve davranış içinde olanlar kınanmıştır. Ölçü ve tartının adaletle yapılmasını emreden başka âyetler de vardır (meselâ bk. En‘âm 6/152; İsrâ 17/35; Rahmân 55/8-9). Âyetler bu emirlere uyulmadığı takdirde dünyada ilahi kınamaya mâruz kalma, âhirette de şiddetli bir azaba uğramanın kaçınılmaz olduğunu göstermektedir.
- âyette, ölçü ve tartıda hile yapan kimselerin yeniden dirilişe kesin olarak inanmaları bir yana, bunu muhtemel görmeleri halinde bile bu sahtekârlığa cüret etmelerinin mümkün olmadığına dikkat çekilmektedir (Elmalılı, VIII, 5652). 5. âyette ifade edilen “büyük gün”den maksat kıyamet günüdür. Öldükten sonra dirilme, hesap, ceza, cennetliklerin cennete, cehennemliklerin cehenneme girmeleri gibi büyük olayların yaşanacağı gün olduğu için ona “büyük gün” denilmiştir (Şevkâni, V, 463).
Nitekim 6. âyette o gün bütün insanların hesaba çekilmek üzere diriltilip âlemlerin rabbinin huzuruna çıkarılacakları ifade buyurularak uhrevi yargı ve hesap sırasında hiçbir kimsenin hiçbir kötülüğünün gizli kalmayacağı, hepsinin tek tek hesabının sorulacağı vurgulanmıştır.
Rahmân veRahîm (olan) Allah’ın adıyla.
- Eksik ölçüp noksan yapan hilekârlara yazıklar olsun!
- Onlar insanlardan alırken ölçüp tarttıklarında tam,
- Onlara vermek için ölçüp tarttıklarında ise eksik ölçer ve tartarlar.
- Onlar düşünmezler mi ki, tekrar diriltilecekler!
- Büyük bir günde
- Öyle bir gün ki, insanlar o günde âlemlerin Rabbinin huzurunda divan duracaklardır.
- Doğrusu günahkârların yazısı, muhakkak Siccin’de olmaktır.
- Siccîn nedir, bilir misin?
- (O günahkârların yazısı) Amellerin sayılıp yazıldığı bir kitaptır.
- O gün vay haline yalancıların!
- Ki onlar, ceza gününü yalan sayarlar.
- Onu ancak hükümleri çiğneyen ve günaha dalan kimseler yalanlar.
- Böyle birine âyetlerimiz okununca “Eskilerin masalları” derdi.
- Hayır! Bilakis onların işlemekte oldukları (kötülükler) kalplerini kirletmiştir.
- Hayır! Onlar şüphesiz o gün Rablerinden (O’nu görmekten) mahrum kalmışlardır.
- Sonra onlar cehenneme girerler.
- Sonra onlara: “İşte yalanlamış olduğunuz (cehennem) budur” denilir.
- Hayır! Andolsun iyilerin kitabı İlliyyun’dadır.
- İlliyyûn nedir, bilir misin?
- (O İlliyyûn’daki kitap) İçinde ameller kaydedilmiş bir kitaptır.
- O kitabı, Allah’a yakın olanlar görür.
- İyiler kesinkes cennettedir.
- Onlar orada koltuklar üzerinde etrafa bakarlar.
- Onların yüzünde nimetlerin sevincini görürsün.
- Kendilerine mühürlü halis bir içki sunulur.
- Onun içiminin sonunda misk kokusu vardır. İşte yarışanlar ancak onda yarışsınlar.
- Karışımı Tesnim’dendir.
- (O Tesnim Allah’a) Yakın olanların içecekleri bir kaynaktır.
- Şüphesiz günahkârlar, (dünyada) iman edenlere gülerlerdi.
- Onlarla karşılaştıklarında kaş göz hareketiyle alay ederlerdi.
- Ailelerine döndüklerinde, (alaylarından dolayı) keyiflenerek dönerlerdi.
- Müminleri gördüklerinde: “Şüphesiz bunlar sapıtmış” derlerdi.
- Halbuki onlar, müminleri denetleyici olarak gönderilmediler.
- İşte o gün (ahirette) de iman edenler kâfirlere gülerler.
- Koltuklar üzerinde etrafa bakarlar.
- Kâfirler yaptıklarının cezasını bulduar mı! (Elbette buldular.)
Mutaffifin Suresi
Antika ve Porselen Tamiri | Antika Hastanesi