Tasavvuf Nedir?
“Tasavvuf, tamamıyla edeplerden ibarettir. Her vaktin, halin ve makamın kendine göre bir edebi vardır. Her kim bu vakitlerdeki edeplere uymaya devam ederse Hak dostlarının ulaştığı makama ulaşır.” (Ebu Hafs el- Haddâd k.s.)
“Tasavvuf, yüce ve güzel ahlâkın tamamını elde etmek, bozuk, düşük ahlâkın hepsini terk etmektir.” (Ebu Muhammed Cerirî k.s.)
“Tasavvuf, evveli ilim, ortası amel, sonu da Allah’tan gelecek ikram ve ihsana nail olmaktır.” (Şehabeddin Sühreverdî k.s.)
“Tasavvuf, hiçbir şeye alaka duymadan (gönlü bağlamadan) Allahu Tealâ ile beraber olmaktır.” (Cüneyd-i Bağdadî k.s.)
“Cenab-ı Hakk’ı arayan kimsenin görevlerinden biri de, bulunduğu yerde kendisini terbiye ve irşad edecek bir mürşid bulamadığı zaman, irşatla görevli zamanın kâmil mürşidine hicret etmesi, onu rehber kabul edip terbiyesine girmesi ve (olgunlaşıp) kendisine izin verilene kadar kapısının eşiğinden ayrılmamasıdır.” (Abdülkerim Kuşeyrî k.s.)
“Şeriatın (dinî hükümler bütününün) üç kısmı vardır. Bunlar, ilim, amel ve ihlâstır. İhlâsı tamamlamada tarikat ve hakikat şeriatın hizmetçisidir. Bu hakikatin kendisidir, fakat herkesin zihni idrak edemez.” (İmam-ı Rabbanî k.s.)
Gerçek Hazine
İbrahim b. Edhem k.s. bir gün bir su kuyusunun yanına geldi. Namaz vakti girdiğinde su çıkarmak için kovayı kuyuya sarkıttı. Yukarı çektiğinde tamamen altınla doluydu. Kovanın içindekilerini kuyuya boşalttı, tekrar sarkıttı. Bu sefer de kova çeşitli mücevherlerle doluydu. Yine geri döktü ve şöyle niyaz etti:
- Ey Allahım, bana hazinenden sunarsın. Fakat bana abdest için su lazım.
Yeniden kovayı sarkıttı, bu defa kova suyla dolu çıktı. Abdest alıp, namazını kıldı.
Allah’ın Cilaladığı Ayna Gibiyim
Ebucehil bir gün Hz. Peygamber s.a.v. Efendimiz’e dedi ki:
- Haşimoğulları sülalesinde senden daha çirkin suratlı biri gelmemiştir!
Efendimiz buyurdu ki:
- Haddini aştın ama yine de doğru söyledin.
Biraz sonra Hz. Ebubekir r.a. Peygamber Efendimiz’in yanına gelince:
- Ey güneş yüzlü rasul! Senden daha güzel, daha parlak bir yüz görmedim, dedi. Efendimiz bunun üzerine:
- Ey aziz dost, ey değersiz dünya kaydından kurtulan, doğru söyledin, dedi.
Orada bulunanlar:
- Ey Yüce Peygamber! Bu ikisi birbirine zıt şeyler söylediler, sen her ikisine de ‘doğru söyledin’ buyurdun. Bunun sebebi nedir, diye sordular.
Hz. Peygamber s.a.v. Efendimiz:
- Ben Allah’ın cilaladığı bir ayna gibiyim, buyurdu, bana bakan kendini görür.
“Herkesin hareketi bulunduğu yerdendir, herkesi kendi varlık çemberinden görür. Mavi cam, güneşi mavi gösterir ve kırmızı cam kımızı gösterir. Camlar renklerden arınırsa beyaz olur. Bütün diğer camlardan daha doğru söyler ve mihenk olur.” Mesnevi’den
En Büyük Bela
Malik b. Dinar k.s. Hazretleri anlatıyor:
Bir gün Hasan Basrî’ye sordum:
– Dünya içinde en ağır (belalı) şey nedir?
– Gönlün (manevi kalbin) ölmesidir, buyurdu.
– Gönül neden ölür, dedim.
– Dünyayı sevmekten, dedi.
Ruhum Ruhunu Tanıdı
Harem b. Hayyan k.s., Veysel Karanî k.s. Hazretleri’ni görüp konuşmak istedi. Onu bulduğunda Fırat nehri kıyısında abdest alıyordu. Harem b. Hayyan selam verdi, el öpmek istedi. Fakat Veysel Karanî Hazretleri elini öptürmedi. Riyazet* ve ibadet etmekten zayıflamış ve benzi sararmıştı. İbn Hayyan ona duyduğu sevgiyle ağladı. Veysel Karanî Hazretleri de ağladı. Ardından:
- Ey Harem b. Hayyan! Dünya zahmetlerinden dolayı halin nasıl, diye sordu. Harem:
- Ey Üveys, beni daha önce görmüş değilsin. Benim ve babamın ismini nerden bildin, dedi. Hz. Üveys:
- Ruhum ruhunu tanıdı. Müminlerin ruhu birbirlerini tanır, buyurdu.
Feridüddin Attar, Tezkiretü’l-Evliya; Kelabazî, et-Taarruf
* Riyazet: Nefsin direncini kırma, dünya lezzetlerinden uzaklaşmaya çalışma. Nefsi ıslah için az gıda ile yaşama.
Abdullah S.DEMİRTAŞ
Tasavvuf Nedir?
Nasihatler
Himmet
Mürşid ile Tevbeye Mecbur muyuz?