Üç aylar başlıyor
Ebediyyet yolunda başarı, imanın hayatın bütününe hakim olmasıyla mümkündür. Rabbimiz bu hususu Asr Suresi’nde iç içe dört merhalede toplamıştır: İman, salih amel, hakkı tavsiye, sabrı tavsiye. Bu dört unsur bir arada mümine istikamet üzere bir hayat sunar.
Amel-i salih islâmî bir hayatın ispatı ve neticesidir. Birçok meselede yanılan insanımız maalesef salih amel hususunda da yanılmaktadır. Öyle ki birçok hayırlı işi bilmemekte veya reddetmektedir. Bazı hususlarda sadece bazı şeyleri yapmanın bütün meseleyi halledeceği vehmine kapılıp hata etmektedir.
Sadece Cuma namazına devam etmek, namaza hassas olmayıp sadece Ramazan orucunu tutmak gibi. Bu yaklaşım zamanla ibadet anlayışımızı değiştirmekte , böylece ibadetlerin huşu ve huzuru da kalmamaktadır.
Hayatın bir ibadet olmaktan çıkması, ibadetlerimizin hayatımıza hakim olmaması imanımıza da menfi istikamette tesir etmektedir. İman ve ibadetin hayatımızdan çekilmesi ise gerçek bir perişanlık ve iflastır.
Bunun için mücella dinimiz İslâm’ı bütünüyle yaşamaya talip olmak şarttır. İslâm’a inanan ve onda hayat bulanlar, hayatı bir ibadet olarak anlamak ve yaşamak mecburiyetindedirler. Farz, vacib , sünnet ve müstehap , ne olursa olsun, kalbî ve lisanî, bedenî ve malî ibadetler, zaman ve mekâna bağlı olsun veya olmasın, mutlaka azami derecede yerine getirilmelidir.
İdrakiyle müşerref bulunduğumuz mübarek Üç Aylar, nurlu gün ve geceler, peygamberlerin ve müminlerin o günlerde yaşamış olduğu pek çok zahirî ve manevi vakıalar sebebiyle ayrı bir mana ve bereket taşır. Bu gün ve geceler insanların kurtuluşuna ayrı ayrı vesiledirler.
Üç Aylar, kamerî aylardan Recep, Şaban ve Ramazan aylarıdır. Bu mukaddes ayların manevi değerine Fahr -i Alem s.a.v. şu hadis-i şerifleriyle işaret buyurmu ş lardır : “Recep Allah’ın ayı, Şaban benim ayım, Ramazan da ümmetimin ayıdır.” Ve: “ Allahım Recep ve Şaban’ı bize mübarek kıl ve bizi Ramazan’a kavuştur.”
Bu aylar mübarek geceleri de içinde barındırır. Recep ayında Regaib ve Miraç kandili; Şaban ayında Beraat gecesi; Ramazan ayında ise Kadir gecesi bulunur.
Recep ayı gerek İslâm’dan önce ve gerekse İslâm’dan sonra mukaddes olarak tanınan bir aydır. İslâm dini gelmeden önce bu aya girer girmez Arap kabileleri arasında harbetmek , baskın ve çapulculuk yasaklanır, herkes bu ayda kendisini emniyet ve selamette hissederdi. İslâm güneşinin doğmasından sonra da ilâhi hikmet ve takdir gereğince bu ay Regaib ve Miraç gibi ilâhi tecellilerle şereflendirildi. Bütün İslâm alemi Ramazan’a bu ayda hazırlanmaya başladı.
Recep ayının ilk Cuma gecesine Mevlâ’nın kullarına rahmet ve mağfiretinin, lütuf ve ikramının, sevap ve mükafatının bol bol verildiği gece manasına gelen Regaib gecesi adı verilmiştir. Bu ay içinde bulunan diğer bir mübarek gece de, 27’nci gecesidir. Miraç Kandili olarak bilinen bu gecede Fahr -i Alem s.a.v. Mekke’deki Mescid -i Haram’dan Kudüs’deki Mescid -i Aksa’ya ve oradan göklerin derinliklerine, huzur-u ilâhiye yükseltildi.
Miraç gecesi, Rabbimiz’in Fahr -i Cihan s.a.v.’e büyük hakikatlerin sırlarını gösterdiği, vasıtaları kaldırarak ilâhi vahye muhatap kıldığı, kendi ayetlerini ve kainatın sırlarını seyrettirdiği, müminlere namazın farz kılındığı ilâhi lütuflarla dolu bir gecedir.
Üç Ayların ikincisi olan Şaban ayı ve onun İçindeki Beraat gecesi de içinde türlü hikmetin ve lütufun bulunduğu bir gecedir. Bu gece hakkında Fahr -i Kainat s.a.v. şöyle buyurmu ştur: “Şaban’ın ortasında gece ibadet edin, gündüz oruç tutun.
Allah o gece güneşin batmasıyla dünya semasında tecelli eder ve fecir doğana kadar, ‘yok mu benden af isteyen onu affedeyim; yok mu benden rızık isteyen ona rızık vereyim; yok mu bir musibete uğrayan ona afiyet vereyim…’ der.” ( İbn -i Mace )
Bazı alimlerin kıblegâhın Kudüs’teki Mescid -i Aksa’dan Mekke’deki Kâbe istikametine çevrilmesinin, Hicret’in ikinci yılında Beraat gecesinde vuku bulduğunu buyurmaları da bu geceye ayrı bir önem kazandırır.
Fahr -i Alem s.a.v.’in Şaban ayına ve özellikle bu ayın 15’inci gecesine ayrı bir önem vererek onu ihya ettiğine dair rivayetleri göz önüne alan alimler, bu geceyi ibadetle geçirmenin tarif edilemeyecek derecede mükafatının olduğunu bildirmişlerdir.
Mübarek Üç Ayların sonuncusu olan Ramazan ayı ve içinde bulunan Kadir gecesinin ise çok ayrı bir yeri vardır. Ramazan ayı faziletlerle dolu bir aydır. Sanki yeni bir hayatın başlangıcı, hayatın kazanacağı yeni boyutların kapısıdır.
Üç Aylar bütünüyle Rabbimiz’in bizlere ikram ettiği faziletli ve feyizli bir zaman dilimidir. Yapılan dileklerin Alemlerin Rabbi’ne ulaştığı, dökülen pişmanlık gözyaşlarının günahları silip yok ettiği bir kandiller geçididir. Melekî olduğu kadar şeytanî özelliklere de sahip, günah işlemeye müsait insanoğlunun günahlarından temizlenmesi için kaçırılmaz bir fırsattır.
Üç Aylar, günahlardan arınma, sevaplarla bezenme mevsimidir. Ramazan’dan önce oruçla buluşanlar, Cuma namazına koşanlar, namaza ba ş layanlar , ibadetlerini ziyadeleştirenler, tevbe İle Mevlâ’ya daha çok yaklaşanlar gibi manevi kazanç elde edenlerin çokça görüldüğü anlardır.
İnsanoğlu, farklı bir gelişme olmadığı sürece belli alışkanlıklarıyla hayatını sürdürür. Yeni bir durumla karşılaşınca kendine çekidüzen verir. İşte Üç Aylar ve bu aylar içinde bulunan mübarek geceler müslümanların hayatındaki mutad gün ve geceler arasında özel ve pek kıymetli zamanlardır.
Bu zamanlar, geçmişin muhasebesini yaparak geleceğe azim ve enerji dolu bir şevkle atılmak için çok güzel bir imkandır . Unutulmamalıdır ki kişi bu dünyada nasıl yaşamışsa, kıyamet gününde Allah’ın huzuruna bununla varacaktır. Götürdükleri iyi ise sevinip mesrur olacak, kötü ise pişmanlık duyarak mahcup olacaktır. Ancak bu pişmanlığın orada faydası da olmayacaktır.
Bu mübarek aylar ve geceler, yaptığımız halde unuttuğumuz günahlarımızın affına sebep olabilir. Böylece alnımız ve kalbimizdeki kara lekelerin silinmesiyle imanımız güçlenir.
Bunun için bolca tevbe -istiğfar etmek, oruç tutmak, varsa kaza namazı ve nafile namaz kılmak, Kur’an -ı Kerim okumak, zikir yapmak, zekâtın dışında bolca sadaka vermek, hasta, eş-dost, akraba ziyaretlerinde bulunmak, sohbet meclislerine iştirak etmek, dargınları barıştırmak, üzerimizde bulunan kul haklarını hemen iade ederek helallik almak, haram, mekruh ve şüpheli şeyleri terketmek , mâlâyani şeyleri terketmek için elden gelen bütün gayreti gösterme zamanıdır. Bu aylar beşer fıtratının gereği meydana gelen suç ve günahlardan temizlenme, kurtulma aylarıdır.
Evliyaullahtan bazıları bu aylar hakkında çok mühim ifadelerde bulunmuşlardır:
“Recep ayı tevbe , Şaban ayı muhabbet, Ramazan da Allah’a yakınlık ayıdır.”
“Recep tohum ekme; Şaban sulama; Ramazan da hasat zamanıdır.”
Bir mümin için, manevi bir doktorun elinde ve emrinde nefsini islah edip, kalbini tedavi ve ihya edeceği en müsait ayları, günleri, geceleri yaşamaktayız. Tufanı bütün dehşetiyle görüp de Nuh Aleyhisselam’ın gemisine binmek veya binmemek neyi ifade etmiş ise, bugün içinde bulunduğumuz tufanlarından kurtulmamız için bu gün ve geceleri ilâhi bir fırsat bilerek kurtuluşa koşmak da aynı manayı ifade etmektedir.
Rabbimiz’in tevfik ve inayeti ile…
Mübarek El Hüseyni
Üç aylar başlıyor
Peygamberlik Sırası