Kutbul Aktab Hazretleri
Hak Teala‘nın emriyle, Mısır’a gelmişti. Rumeli meydanında, Sultan Hasan camiinin yanına ugradığında gördü ki; bir şahıs, iki maymun ile iki köpek ve bir eşeği oynatır. Halk etrafını almış, kendisi bunları eğlence meydanına salmış. Lakin o şahsın nükteli sözleri, delinmemiş inci gibi çeşitli hakikat ve incelik doludur.
Kutbul Aktab Hazretleri hayret içinde topluluğa yaklaştı, sözlerini dinlemek için durdu.Bir müddet dinlendikten sonra, gönlünden dedi ki;
-“Şaşılacak şey, bu şahsın sözleri, letafet ve zerafet üzeredir, ama ne tuhaf bir iş seçmiş, başka iş bulamamış gibi ne acep kâr ile mal toplamaya ve dünyaya dalmış.Keşke sünnet üzere bir işle meşgul olup, muradına ereydi. Zira bu eşekle edeceği başka bir işten de kazanabilirdi. Ama yazık ki, bu şekilde vaktini zayi, kendini bu işle halk içinde zayi eder.”
Bu şekilde hayalinde dile getirirken , o şahsın birden eşeğe hitab edip;
-“Ey eşek, senden bir şey sorsam cevap verir misin?” deyince, eşek;
-“Evet” der gibi başını salladı.
-“Ey eşek, şimdi Kutbul Aktab nerdedir bilir misin?” Eşek;
-“Bilirim” manasını başıyla işaret etti.
Bunu Kutbul Aktab duyunca gönlünden dedi ki;
-“Halkı böyle aldatmak çoktur, bu da iyi hadise yani.”
O Hazret eşeğe;
-“Kutbul Aktab Hazretleri halen Mekke-i Mükerreme’de midir?” Eşek;
-“Hayır” kabilinden işaret yaptı.
-“Medine-i Münevvere’de midir?” Eşek;
-“Yok” der gibi başını kaldırdı.
-“Kudüs-ü Şerif’de midir? Şam-ı şerifte midir?”
Velhasıl cemi makbul olan şehirleri saydı,
-“Yoktur” dedı.Nihayet;
-“Yoksa Mısır’da mıdır?” deyince eşek başını aşağı salladı.Bu defa;
-“İmam-ı Şafii ziyaretinde midir?
-“Yok” cevabını aldı.
-“İbn-i Farız’da mıdır? Cami-i Ezher’de midir? Elhasıl cümle mübarek yerleri saydı, hepsine;
-“Hayır” cevabını alınca;
-“Yoksa bu mecliste midir?” Dedi. Eşek;
-“Evet” dedi. O zaman.
-“Ey eşek, yani şimdi bana bu halk içinde Kutup hazretlerini gösterebilir misin? deyince eşek öyle işaret yaptı ki,sanki;
-“Sen emret, ben Kutbu göstereyim” dedi.O zaman Kutup bildi ki; bu şahıs evliyadandır,bu işi kendini gizlemek için seçmiştir. Hemen yanına varıp,arkasına yapışıp;
-“Hey aziz, ne eylemek istersin? Yoksa bizi halka bildirmek mi dilersin?”
O kimse, asla Kutba dönüp bakmaksızın buyurdu ki;
-“Ya senin Hak Tealâ’nın kullarına dahl ve taarruz eylemek ne vazifendir?”
Hadis-i Kudsi’de
-“Evliyam, kubbemin altındadır, onları benden başka kimse bilmez” buyurmuştur.Sana lazım olan, tayin olunduğun hizmette, ubudiyet üzere kâmil olmaktır. Hiç bir ferde karşı taarruz eylemeyesin. Hak Tealâ’nın irşad eylediği tarikten taşra gitmeyesin.” diye Hz. Kutb’a nasihat eyledi.
O da veda edip yoluna gitti.
Şimdi, benim ruhum, evliyaullah her taifede her surette mukarrerdir. Bu kıssalardan hisse alıp gaflet ile yürüme.
Ey derviş, eğer hatırına gelirse ki; Hz. Kutb-ul Aktab dan büyük, mertebe yönünden veli yoktur, ya bu nasıl olur ki o aziz, Kutbu bilsin de, Kutub onu bilmesin?
Evet sözün doğrudur velakin cevap cevap budur ki; evliya içinde bir taife vardır ki onlara “Efrad-ı Vasılin ve Kummelin-i Mukarrebin ve Aşina-i Rabbul Alemin” derler.
Bu zatlar Kutb’un nazarından hariçtirler. Kutub Hazretleri onlara hükmeylemez. Onlar öyle kamil ve sarraflardır ki daima inkiyad carsusunda ve aşk bazarında gezip feamma istikamet dükkanında mutekiflerdir. Velakin Hazreti Hak halkın gözüne hicap sürmesini çekip onların vücud-u şeriflerini ve unsur-u latiflerini hi’lat-ı velayetle örtmüştür.
Avama değil belki havasa dahi suret-i bigane göstermemiştir. Nitekim Hz. Kutub dahi anlatılan azizi bilemedi. Bildirmediğine sebeb budur ki, Hak onlardan birini ayan edip sana beyan edeydi, binlerce kez ayıplardın yakışıksız sözler soylerdin. Hak onları o yüzden gizlemiştir. Onlar, Hazret-i Hak’kın mahbublarıdır.
Benım ruhum, ümidim budur ki; Hak bu bendesini ve aşık efkendesini o taifenin sohbetinden mahrum eylemeye, Amin.
Mehmed Tusidi Hazretleri
Kutbul Aktab Hazretleri
(Kutbul Aktab, “Allah’ın dostlarının bilinen en yüksek makamına verilen isimdir.”)