Tamahın Zararı
Mevlânâ Celâleddin-i Rûmî (kuddise sırruhû) Mesnevî’de şöyle anlatıyor:
Birinin bir koçu vardı. Boynuna bir ip bağlamış, ardından çekip götürüyordu. Bir hırsız geldi, ipini kesip koçu götürdü. Adam haberdar olunca;
-“Koçu nereye götürdü?” diye sağa sola koşmaya başladı. Hırsızın bir kuyu başında
-“Eyvahlar olsun” diye feryat etmekte olduğunu gördü.
Dedi ki:
-“Üstat, neden feryat ediyorsun?” Hırsız,
-“Kuyuya altın torbam düştü. Çıkarabilirsen sana gönül hoşluğu ile beşte birini veririm. 100 altının beşte birine sahip olursun” dedi. Adam,
-“Bu tam on koçun değeri. Bir kapı kapandıysa on kapı açıldı. Bir koç gittiyse Allah, ona karşılık bir deve ihsan etti” deyip elbisesini çıkardı, kuyuya indi. Hırsız da derhal elbiselerini alıp kaçtı.
Yolu köye çıkaracak bir tedbir gerek. Yoksa insana tamah tohumunu getiren tedbire, tedbir demezler.
Tamah, huyu fitneden ibaret bir hırsızdır, ama hayal gibi her an bir surete bürünür.
Onun hilesini yüce Allah’tan başka da kimse bilmez. Allah’a kaç da, o alçaktan kurtul!”
Tamahın Zararı
SOSYAL MEDYADA BİZİ TAKİP EDİN
Facebook Sayfamız | Twitter Sayfamız | Pinterest Sayfamız | Instagram Sayfamız