Anasayfa Sesli Kuran-ı Kerim Hucurat Suresi (49.sure)

Hucurat Suresi (49.sure)

tarafından Nasihatler.Com
3 dakika Okuma süresi
A+A-
Orjinale Dön

Hucurat Suresi

Kuranı Kerim’in 49.suresi olan Hucurat Suresi
Bu surede müminlere bazı görgü kuralları, Peygamber’e ve birbirlerine karşı nasıl davranacakları öğretilmektedir. Medine’de inmiştir. 18 ayettir. Adını, dördüncü âyetteki “odalar” anlamına gelen “hucurât” kelimesinden alır.

Surede, müslümanların Allah’a ve resulüne karşı riayet etmeleri gereken edep, kendi aralarında ve başkalarıyla ilişkilerinde takınmaları gereken ahlaki tavır konularında buyruk ve tavsiyelere yer verilmiş, müminler arasında çıkacak ihtilafların nasıl çözüleceği açıklanmış, insanların kök birliği ve eşitliği etkili bir üslup içinde ilan edilmiş, üstünlüğün fırsat eşitliği içinde yapılacak yarışla elde edileceği vurgulanmış, iman ve islam kavramlarıyla ilgili önemli açıklamalar yapılmıştır.

Razî’nin, surenin ana konularıyla ilgili olarak yaptığı sistematik açıklama ilgi çekicidir: Bu surede müminler, güzel ahlak kurallarına yönlendirilmektedir. Riayet edilmesi gereken edep ve ahlak kuralları ya Allah ya resulü ya da başkalarıyla ilgilidir. Başkaları ya iman, ibadet ve güzel ahlak yolunu tutanlardır yahut yoldan sapanlardır (fasıklardır).

Doğru yolda olanlar da ya bir arada bulunurlar veya ayrı yerlerde. Böylece ahlak ve davranış bakımından müminin karşısında beş farklı muhatap vardır. Surenin 1, 2, 6, 11 ve 12. ayetlerine “Ey iman edenler” diye başlanmış ve her birinde yukarıda sıralanan muhataplardan biriyle ilgili ahlak, edep ve davranış kurallarına yer verilmiştir.

Rahmân ve Rahîm (olan) Allah’ın adıyla.

  1. Ey iman edenler! Allah’ın ve Resûlünün önüne geçmeyin. Allah’tan korkun. Şüphesiz Allah işitendir, bilendir.
  2. Ey iman edenler! Seslerinizi Peygamber’in sesinin üstüne yükseltmeyin. Birbirinize bağırdığınız gibi, Peygamber’e yüksek sesle bağırmayın; yoksa siz farkına varmadan amelleriniz boşa gidiverir.
  3. Allah’ın elçisinin huzurunda seslerini kısanlar, şüphesiz Allah’ın kalplerini takvâ ile imtihan ettiği kimselerdir. Onlara mağfiret ve büyük bir mükâfat vardır.
  4. (Resûlüm!) Sana odaların arka tarafından bağıranların çoğu aklı ermez kimselerdir.
  5. Eğer onlar, sen yanlarına çıkıncaya kadar sabretselerdi, elbette kendileri için daha iyi olurdu. Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir.
  6. Ey iman edenler! Eğer bir fâsık size bir haber getirirse onun doğruluğunu araştırın. Yoksa bilmeden bir topluluğa kötülük edersiniz de sonra yaptığınıza pişman olursunuz.
  7. Hem bilin ki, içinizde Allah’ın elçisi vardır. Şayet o, birçok işlerde size uysaydı, sıkıntıya düşerdiniz. Fakat Allah size imanı sevdirmiş ve onu gönüllerinize sindirmiştir. Küfrü, fıskı ve isyanı da size çirkin göstermiştir. İşte doğru yolda olanlar bunlardır.
  8. Bu, Allah’tan bir lütuf ve nimettir. Allah alîmdir, hakîmdir.
  9. Eğer müminlerden iki gurup birbirleriyle vuruşurlarsa aralarını düzeltin. Şayet biri ötekine saldırırsa, Allah’ın buyruğuna dönünceye kadar saldıran tarafla savaşın. Eğer dönerse artık aralarını adaletle düzeltin ve (her işte) adaletli davranın. Şüphesiz ki Allah, âdil davrananları sever.
  10. Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah’tan korkun ki esirgenesiniz.
  11. Ey müminler! Bir topluluk diğer bir topluluğu alaya almasın. Belki de onlar, kendilerinden daha iyidirler. Kadınlar da kadınları alaya almasınlar. Belki onlar kendilerinden daha iyidirler. Kendi kendinizi ayıplamayın, birbirinizi kötü lakaplarla çağırmayın. İmandan sonra fâsıklık ne kötü bir isimdir! Kim de tevbe etmezse işte onlar zalimlerdir.
  12. Ey iman edenler! Zannın çoğundan kaçının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın. Biriniz diğerinizi arkasından çekiştirmesin. Biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz. O halde Allah’tan korkun. Şüphesiz Allah, tevbeyi çok kabul edendir, çok esirgeyicidir.
  13. Ey insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Ve birbirinizle tanışmanız için sizi kavimlere ve kabilelere ayırdık. Muhakkak ki Allah yanında en değerli olanınız, O’ndan en çok korkanınızdır. Şüphesiz Allah bilendir, her şeyden haberdardır.
  14. Bedevîler “İnandık” dediler. De ki: Siz iman etmediniz, ama “Boyun eğdik” deyin. Henüz iman kalplerinize yerleşmedi. Eğer Allah’a ve elçisine itaat ederseniz, Allah işlerinizden hiçbir şeyi eksiltmez. Çünkü Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir.
  15. Müminler ancak Allah’a ve Resûlüne iman eden, ondan sonra asla şüpheye düşmeyen, Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla savaşanlardır. İşte doğrular ancak onlardır.
  16. De ki: Siz dininizi Allah’a mı öğretiyorsunuz? Oysa Allah göklerde olanları da bilir, yerde olanları da. Allah her şeyi hakkıyla bilendir.
  17. Onlar İslâm’a girdikleri için seni minnet altına sokuyorlar. De ki: Müslümanlığınızı benim başıma kakmayın. Eğer doğru kimselerseniz bilesiniz ki, sizi imana erdirdiği için asıl Allah size lütufta bulunmuştur.
  18. Şüphesiz Allah, göklerin ve yerin gizliliklerini bilir. Allah yaptıklarınızı görendir.

Hucurat Suresi

Antika ve Porselen Tamiri | Antika Hastanesi

Bunları da beğenebilirsiniz