İmamı Rabbani k.s. 168. mektubundan
Malum olsun ki:
Bu yüce yolun büyüklüğü ve Nakşibendiyye tabakasının üstünlüğü ancak Sünnet-i Seniyye’ye bağlılığı ve kötü bidatlardan kaçınması vasıtasıyladır.Bundan dolayı bu yolun büyükleri cehri zikirden kaçındılar ve kalbi zikri emrettiler.Aynı şekilde Rasülüllah (s.a.v)ve Hulefa-i Raşidin(r.a.) devrinde olmayan raks ve sema’dan, vecd ve tevacüd gibi şeylerden men ettiler.
İşte onların sünnete olan bu bağlılığı büyük neticelere (mükafatlara) sebep oldu. Bidatlardan kaçınmalarının da bir çok meyvesini gördüler.Bu sebeple başkalarının ulaştıkları en son nokta onların ilk başladıkları yer oldu.
Bunlara mensup olmak bütün nisbetlerin üstündedir.Bu zatların kelamı kalbi hastalıklara devadır.Onların bakışları manevi hastalıklara şifadır.Onların gösterdiği teveccüh talibleri iki cihanın alakasından kurtarır.Bu yolun büyüklerinin şanı yüce himmetleri,müridlerini mümkinat aleminin bataklığından kurtarıp vücubun zirvesine(Hz. Allaha ) yükseltir.
Ancak bu şerefli mensubiyet şu zamanlarda anka kuşu gibi oldu. Perdelerin arkasına geçip gizlendi.Öyle ki şu tabakadan bir topluluk bu yüce devleti bulamadıklarından ve bu nimeti kaybetmelerinden dolayı her yola girip çeşitli mesleklere süruk ettiler.
Güzel cevherler elde etmenin yerine çanak parçalarıyla sevindiler.Çocuklar gibi basit şeylere kalplerini tatmin ettiler.Hatta onlar o kadar sıkıntıya düştüler ve şaşırdılar ki; büyüklerin yolunu terk edip zaman zaman zaman teselliyi cehri zikirde arar oldular.Bazen itmi’nanı raks sema ve dönmede gördüler.
Bunlardan daha acaibi;bu kötü bidatları bu şerefli mensubiyeti tamamlayıcı ve kemale erdirici;bu tahribatı tamir sanmalarıdır.Allahü Teala onlara insaf versin.Onlara şu yolun büyüklerinin kemalatından ruhen koklamayı nasip eylesin