Anasayfa Mehmet Ildırar Ağacın ve Meyven

Ağacın ve Meyven

Ey sofi, bir günündeki kemalât bir sonraki gününde yoksa, seyr-i sülûkun noksandır!

tarafından Nasihatler.Com
3 dakika Okuma süresi
A+A-
Orjinale Dön

Ağacın ve Meyven

Her amel ağacının bir türlü meyvesi olur. Her meyvenin kendine mahsus bir ağacı olduğu gibi, her amelin de kendine mahsus usulü vardır. Mesela zahir ilimlerin tahsilinde lügat, sarf, nahiv, mantık, kelam, hadis, tefsir öğrenmek şarttır. Bâtın ilimlerin kazanılmasında önce bir mürşid-i kâmile bağlanmak, sonra da ihlâs, devamlı zikir, az yemek, az uyumak, az konuşmak, halkın arasında uzlet edip kalbini ve dimağını dinlendirmek gerekir. Hakikat ilminin kazanılması ise dört şeyi terk etmekle mümkündür: Dünyayı terk, ukbayı terk, varlığı terk, terki terk..

Bâtın ilmi tasavvufla, tasavvuf da seyr-i sülûkla olur. ‘Seyir’ takip hali, ‘sülûk’ ise takip edilecek yolun hakikatidir. Kötü amellerden iyi amellere, iyi amellerden daha güzeline yönelmek sülüktür. Tasavvuf ehli hakiki sofi yirmi dört saat seyr-i sülûk eder.

Ey sofi, bir günündeki kemalât bir sonraki gününde yoksa, seyr-i sülûkun noksandır! Seyr-i sülûkun anahtarı mücahede ve riyazettir. Nefsinin emirlerine boyun eğememek mücahede; mücahedenin yanı sıra ibadete yönelmek riyazettir. Sofi, iki kanatlı kuş gibidir. Bir kanadıyla mücahede ile seyreder, öbür kanadıyla riyazet ile sülük eder.

Tasavvuf, Şeriat-ı Muhammediyye’nin emirlerine, seve seve ibadet ve taate yönelme yoludur. Üç senelik sofi, nefsini kulağından tutup ibadete sevk ettiyse, otuz senelik gafil sofiden hayırlıdır. Tarikat sene ile değil, hal ile ölçülür.

Bunun için sofi kendisini sık sık Şeriat’ın röntgenine sokup eğriliklerini ne kadar doğrulttuğuna, ayıplarının kaçını azalttığına bakmalıdır. İstifadesini buna göre anlar. Ahlâkı hiç değişmemiş, Allah için hiç gözyaşı dökmemiş, Rasulullah s.a.v.’e muhabbetle Sünnet-i Seniyye’ye uymamışsa, yüz kere hacca gitmiş olsa ne fayda! Mana lazım. Allah eri mana sahibidir.

Erik, üzüm, ceviz.. Her biri kendi ağacından beklenir. Sen, Allah’ın yolunda, dış dünyada olan Şeriat’ın amellerini ifa etmiyorsan, tarikatın muhabbetini ihlâsını, manevi rızkını beklemek abes olur. Ağacın yok ki meyven olsun! Bu meyve çarşıda pazarda satılmıyor. Emek verip, üzerine titreyip zahir ağacını dikip büyüteceksin ki maneviyat meyven olsun!

Fudayl b. iyaz k.s. kervan soyan bir harami idi. Namazlarını da muntazaman kılardı. Haramileri bir kervanı soyarken o da bir kenarda vakti giren namazı kılmaktaydı. Onun namaz kılmakta olduğu gören bir zat, haramilerin başı olduğunu aklına bile getirmeden altınlarını koruması için ona verdi. Soygun bitince gidip Fudayl’dan altınları istedi. O da bir anda intibaha geldi, verdi. Çok geçmeden Fudayl’ın haramilerin reisi olduğunu anladı ve ona şöyle dedi:

-“Yazıklar olsun Fudayl! Sen Allah’ın Kitabı’ndan kafana göre seçmişsin. İşine geleni yapıyor, gelmeyeni kenara atıyorsun. Sen yalancıların şahısın! Haramilikle namaz bir kefede durur mu? Hem namaz kıl, itaat et; hem kulları soy!”

Kur’an’ın hükümlerinden işine geleni yapıp, işine gelmeyeni yapmamak olmaz. Yalancılık haramiliktir. Göz zinası, faiz yemek ve benzerleri haramiliktir.

Tasavvuf ise Hakk’ın nuruyla tutuşmak, bundan hasıl olan aşk ateşiyle haramlardan kaçmaktır. Tasavvuf, Şeriat’a dört elle sarılarak kâmil iman sahibi olmaktır. Taklitten tahkike ermektir.

İmam Rabbanî k.s. hazretleri, Şah-ı Nakşibend hazretleri, diğer bütün evliya ve hak mürşidler Şeriat lafzını ağızlarından hiç düşürmediler, düşürmüyorlar. İstersen gökte kuşlar gibi uç, Şeriat’ın bir emrini yerine getirmiyorsan istidraçtır!

Namazını geçiren sofi olamaz. Sofi çarşıda pazarda namazını geçirmez.

Mehmet ILDIRAR
Semerkand Dergisi

Bunları da beğenebilirsiniz