Anasayfa Tasavvuf Sohbetleri Allah Dostlarının Kerametleri

Allah Dostlarının Kerametleri

tarafından Nasihatler.Com
3 dakika Okuma süresi
A+A-
Orjinale Dön

Allah Dostlarının Kerametleri

Vakıf hizmetinde görevli sofiler Gavs-ı Sani hazretlerini (K.S) ziyarete gitmişlerdi. Gavs-ı Sani hazretleri (K.S) gelen bu heyete, muhterem babaları Gavs Seyyid Abdülhakim hazretlerinin (K.S) zamanındayken yaşadığı bir hatırayı şöyle anlattı:

-“Bir gün köye bir otobüs dolusu insan geldi. O zamana göre bu çok büyük bir kalabalıktı bizim için. Bugün 100 otobüs insan ne ise o gün için de kırk-elli kişi aynıydı. Gavsımız beni çay yapmaya gönderdi. Fakat içimden,

-“Bu kadar insana yetecek erzakı nereden, nasıl bulayım da çay yapayım?” diye düşünerek yerimden kalktım. Zira ne çayımız vardı o kalabalığa yetecek ne de çaydanlığımız.

İlginizi Çekebilir

Kazana su koydum. Ufak bir çaydanlığımız vardı, ona da çay koyar, çayı demlerim, diye düşündüm. O vakitler tüp de olmadığı için ateş yakmak gerekiyordu. Çalı çırpı toplamaya gittim. Döndüğümde baktım ki kazanın altı yanıyor, su kaynamış, çay da demlenmiş. İçimden “Allah Allah.. kim demledi bu çayı?”‘ diye geçirirken orada bulunanlara, “Niye demliyorsunuz? Emir bize idi!” diyerek kızdım. Onlar da, “Biz demlemedik, sadece kazanın ateşini yaktık” dediler.

Hiç olmazsa çaydanlığı karıştırayım da demi otursun niyetiyle kapağını kaldırdığımda baktım ki çay demlenmiş, üstelik rengi de tadı da bambaşkaydı. Ömrümde böyle bir çay içmedim. Fakat dikkat ettim içinde çöp yoktu, sanki süzülmüş gibiydi.”

Yine Gavs hazretlerinin (K.S) zamanındaydı. Dokuz-on yaşlarındaydım. Ziyarete gelenler için kilerden tenekeyle buğday alıyorduk. O gün yirmibeş-elli teneke kadar buğday almıştık. Fakat kilerdeki buğdayın hiç eksilmediğini aksine arttığını, çoğaldığını farkettik. Hayretler içinde kaldık. Hemen Gavs hazretlerinin yanına koşup,

-“Kurban, biz kilerden o kadar buğday aldık ancak azalacağına çoğaldı” dedik. Gavs hazretleri (K.S) gülerek,

-“Siz bir eksiltiyordunuz, sadatlar iki ekliyordu. Birini Şah-ı Hazne (K.S) koyuyordu, diğerini de Hazret” buyurdular.

Sihir ve Büyü

“Resûllullah (SAV) buyurdular ki:

-“Kim bir arrafa (kahin-falcı-medyum) gelir, bir şeyler sorar ve söylediklerine de (inanıp) onu tasdik ederse, kırk gün namazı kabul edilmez. Kim (sihir maksadıyla) bir düğüm vurursa sonra da onu üflerse sihir yapmış olur. Kim sihir yaparsa şirke düşer. Kim bir şey asarsa, o astığı şeye havale edilir.”

Sihir Haramdır

İmam-ı Rabbani hazretlerinin (K.S) (1563-1624) talebelerinden biri şöyle nakletti:

Din düşmanlarının ve hasetçilerinin iftirası üzerine Sultan, İmam-ı Rabbani hazretlerini (K.S) Guvalyar Kalesi’ne hapsetmişti. O günlerde büyücülerden biri bana dedi ki:

-“Ben Hintçe bazı isimler biliyorum. Eğer bunları bir namaz vaktinden diğer namaz vaktine kadar okursan o gün düşman helak olur! Bu çok tecrübe edilmiştir.”
Sonra o isimleri bir kağıda yazdı ve bana verip,

-“Evinin bahçesindeki bir ağacın altına koy” dedi. Ben de;

-“Yarın salı günüdür, yarın okurum” diyerek aldım ve bahçemdeki bir ağacın altına koydum. O gece rüyamda hocam İmam-ı Rabbani hazretlerini (K.S) gördüm. Parmağını ısırarak bana,

-“Bizim dostlarımızın böyle bir şey yapması çok hayret edilecek bir iştir. Sakın ha o işi yapma, sihirdir!” dedi. Bu rüyadan sonra büyücünün yazdığı o yazıları okumaktan vazgeçtim. Ancak bir defalık da olsa düşmanın ciğerine bir ok saplamak istiyordum. Bu sebeple de o sihir yazılı kağıtları atmayıp saklamıştım.

Birkaç gün sonra sultan, İmam-ı Rabbani hazretlerini (K.S) hapsettiğine pişman olup, onu serbest bıraktı. Hocam İmam-ı Rabbani hazretleri (K.S) hapisten çıkınca üç gün Serhend’de kaldı. Hapisten çıktıktan sonra huzuruna varıp, ziyaret ettim. Mürşidimi sıkıntıya sokanlar için niyetimi gizleyeyim, bu meseleyi kendisine açmayayım diye düşünüyordum. Huzurunda bulunduğum bir sırada beni kalabalık cemaat arasından çağırtıp buyurdu ki:

-“O Hintçe isimleri okuma, çünkü onlar sihirlidir!” dedi.

Öyle bir şey olmadığını söyleyip, saklamak istedim. Bunun üzerine mübarek,

-“Bana niye yalan söylüyorsun? O isimleri falan sihirbazdan öğrendin!” diyerek o sihirbazın ismini söyledi. Sonra da;

-“O öğrendiğin şeylerin yazılı olduğu kağıt, evinin bahçesindeki bir ağacın altındadır. Her ne kadar sihir tesir ederse de sihir yapmak haramdır. Şimdi git, o sihir yazılı kağıdı yırt!” buyurdu.

Başımı önüme eğdim. Daha sonra bana, “O işi yapmayacağına ve sihir yazılı kağıdı yırtacağına dair söz ver” dedi. Ben bu keramet karşısında hayret ettim. Çünkü yapacağım o işi hiç kimse bilmiyordu. Hemen eve gidip üzerinde sihir yazılı kağıdı, ağacın altından çıkardım ve yırtıp attım.

 

Yorumlar kapalı.

Bunları da beğenebilirsiniz