Sofiler
İkindi vakti tek ayakları uyuşmuş şekilde ortalıkta seke seke dolaşır, sorsanız “çorba içtim” derler.
Nasıl bir çorba insanın ayağını uyuşturur ki?
Onlar belediye otobüsünün kapısının solunda durur ve ”sünnettir” diye sağdan binenlere sürekli yol verirler. Sofiler en son bindikleri için de ayakta kalırlar ama olsun.
Onlar akşam namazı kılındıktan sonra herkesin dışarı çıkmasına rağmen caminin içinde kalırlar. Pek çok zaman ”caminin içinde uyumayın kardeşim!” uyarısı aldıkları olmuştur.
Onlar bir yolculuğa çıkacakları zaman hemen gözlerini yumarlar,yanına oturanlar da ”Vay be ,eleman kafayı koyduğu gibi uyudu!” derler.
Onları misafir ettiğinizde, bir köşede oturup battaniyeyi başlarına çekerek gizli işler çevirebilirler.
Ne yapıyorsun sen, dendiğinde de ”Gözüm ağrıyor vicks çekiyorum”derler.
Onlar bayram seyran olmadığı halde birbirlerinin elini öperler ve asla büyük küçük ayırt etmezler..
Sofiler İsviçreli bilim adamlarının her gün bulduğu diş fırçalarına inat, ceplerinden misvaklarını eksik etmezler.
Onlar her yıl tatillerini köylerinde geçirirler. Tatil dönüşü
-”Ooo,ne güzel yanmışsın Hikmet! Sırrını bize de söylesene..”diyenlere
-”Hizmet Nimettir kurban” diye cevap verirler.
Onlar doktorların ”Kesinlikle başkasıyla aynı kaptan yemek yemeyin!” ihtarına kulak asmadan, yirmi kişi aynı kaptan yemek yerler. Üstelik hiçbirinin hasta olduğu da görülmemiştir. Tam tersine tedavi olan sayısı şaşırtıcı boyuttadır. Tıp dünyası hala bu duruma bir anlam verememiştir.
Onlar her seferinde;
-”Bu sefer duşa girip hemen yatacağım..” demelerine rağmen köyün çay ocağına girince muhabbete kapılıp saati unuturlar.
Onlar zahiren yalnız gözükseler de asla yalnız dolaşmazlar.Hatta bazılarının otobüse binerken 15 akbil bastığı dahi görülmüştür.
Onlar kışın ortasında buz gibi suyun altında banyo yaptıklarından soğuk algınlıklarına karşı bağışıklık kazanmışlardır, üstüne bir de çorba içtiler mi, en babayiğit virüs bile vız gelir.
Onlar hala oran, orantı ve musluk problemi çözerler. Kafalarına takılan soru şudur:
-”Köyümüzde beş bin adam var,nereden baksan 100-120 kadar da musluk. Bu adamlar beş vakit abdest alıyorlar. Bu kadar musluk bu kadar adama nasıl yetiyor?”
Yetiyor işte.. Onlar etliye sütlüye pek karışmaz.
En karışık dönemlerde herkes ”Hepimiz şuyuz,hepimiz bilmem kimiz!” diye slogan atarken,onlar hep bir ağızdan